Atmacanın pençesinden darbe almış
Bir güvercini tutmakla başladı
Bendeki güvercin aşkı
Yaralarını iyileştirdim
Acıtmamaya çalışarak
Sonra besledim onu
Sadece buğdayla da değil
Mısır, ayçiçeği hatta
Kenevir bile aldım ona
Babamın bana verdiği harçlığı hiçe sayarak
Sevgimi verdim üstüne
Biraz değil çokça hem de
Baktım ki pek bir melankolik
Gittim bir kusçudan eşini buldum
Evlendirdim onları
Daha ben evlenmemiştim üstelik
Hastaymış eşi, sallabaş dediklerinden
Nasıl da bağlıydı hasta haliyle o cami güvercinine
Nereden bilecekti
Biraz yağlanıp semirdikten sonra
Sevginin ona yetmeyeceğini
Ve özgürlüğü tercih edip terk edeciğini
Yuvasını, yumurtalarını, kümesini
Ve sallabas, hasta olan eşini…
Ne nankör çıktın be cami güvercini
Yaranı iyileştirdim
Kenevir ile besledim lan
O kadar mı kıymetliydi özgürlüğün
Uçup gittin arkana bile bakmadan
Hayır
Yalnız bırakmadım o sallabaş güvercini
Bugün onun sayesinde usta bir kusçu oldum
Öğrendim
Bir canlının nasıl seveceğini diğerini
Ne yapmak gerektiğini terk edip kaçmaması için
Şimdi yüzden fazla güvercinim var
Artık usta bir kuşbazım
Yok öyle kenevir karışık yem filan
Ne yazar
Akşamdan akşama azar azar
Ne öldürecek kadar esirgiyorum buğdayı
Ne de süründürecek kadar
Kendimden biliyorum be usta
Sever bizim milletimiz
Açlıkla, ekmekle, imanla terbiye edilmeyi
Şimdi salıyorum gökyüzüne onları
Aç karnına ama
İki yem atıyorum yere
Bir inişleri var kümese
Görmelisin
Sırtımdan inmiyorlar
Üç tane buğday için
Zannediyorlar ki uçsuz bucaksız evrende
Benden başka onlara bakacak kimse yok
Haşa tanrıları zannediyorlar beni
Ben de az hain değilim ama
Hiç anlatmıyorum onlara
‘’Özgürlüğü’’ uğruna
Sallabaş eşini, kenevirleri
Ve beni terk eden
O Cami Güvercinini ...
Kayıt Tarihi : 8.6.2025 22:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaşadığım gerçek bir olaydan esinlenmiştir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!