Cam kırığı Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1408

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Cam kırığı

Yürüyor bak yalınayak.
Avuçlarına düşen dua, kar taneleri gibi yayılıyor semaya.
Şehir üşüyor.
Üveyikler can veriyor.
Merhametin sesini vuruyor bir avcı.
Sütü kesiliyor ceylan yürekli annenin.
Hoyrat kaçkını düşler,
yaka paça savruluyor sokak ortasına Füruzan

Bir fer daha sönüyor.
Bir gözyaşı daha düşüyor,
çiçek açmayı umduğu toprağa.
Islandıkça yanıyor;
daha kaç ahını taşıyabilir ki ?
Haksız yere kırılmış, horlanmış,
kendisine bir yer konumlandıramamış
nice iç sesi
arş-ı a’lâ’ya yükseliyor Füruzan’ın

Her adımda bir yara,
her nefeste bir yitip gidiş.
Ilık bir keder sarmalıyor yüreğini
Sıcak değil.
Etrafta bakışlar, meraklı, keskin
Sanki dillerinde bir hoş geldin
Ama gözlerinde bir fırtına
Gözyaşları cam kırıkları gibi,
umut fısıldıyor Füruzan’a

Bir yeri var burada,
Oysa sadece kendi yankısını duyuyor
Kucağında ağır bir taş gibi yükleriyle bekliyor
bir göçebenin son durağında
Portakal, limon kokulu
Kışın turuncu gibi
Sanki son nefesi
İçinde bir çöl büyüyor Füruzan’ın

Bir romanın içli sayfalarında,
Segâh bir eserin komalarında,
oyalı bir bohçanın derin sevdasında…
Gecesi sıcak bir döşek,
gündüzü sıcak bir ekmek.
Bazen o ekmekle pişmek…
Gülüşünde deva saklı, kanadında yuva Füruzan’ın

Kilometreler ötesine su taşır
Sevgi ,merhamet taşır Anadolu’da.
Gül taşır dudağında,
gülüşen olur bir adamın ruhunda.
sevgiyle güzelleşir Füruzan
Sevdikçe yarışır bulutlarla
sevildikçe büyür göğsü.
Tüm dünyayı sığdırır içine.

İnce belli bir bardaktan çay yudumlamak kadar sade olmalı
İplik dokuyan, pamuk eğiren elleri, ayıpları kusurları örtmeli.
Örtü olmalı duygusuyla, düşüncesiyle, sevgisiyle.
Şefkat örmeli dokunduğu her yere.
Haneleri hoş etmeli
yemeğiyle, diliyle, gönlüyle...
Sancıyla geldiği dünyada ,
yine sancıyla devam etmeli üretmeye, çoğaltmaya, yaymaya.
Renkleri konuşturan,
Ebruli bir yüreğin izdüşümüyle
Sofrasıyla, adabıyla, ruhuyla yârdir, yarendir Füruzan.

Ama mutsuz, umutsuz, içi sıkılmış, bunalmış...
Yıllar boyu çalışmış çabalamış,
hayatı kolaylaştıran nice işler yapmış.
Tek nefesle ısınıyor, serinliyor, aydınlanıyor
üzüntü şişesinin kırıklarını tohum diye serpince ovalara
bebeler sayısınca baş veriyor
her bir başak matemlerden
hüzünlerden
kıvılcımları avuç avuç içip
pare pare kalpleri arayan yiğitler ekiyor tarlalara
zorlu sınavlardan geçerek alnı aydınlık yiğitler oluyorlar
umut diye söylenenlerin peşinden koşuyorlar

Füruzan…
Pencerelerden şehri okumaya kalkıyor
Yarım, kanayan, bir kalbin ucundan tutuyor hayatı
Tozun kırmızısı gözlerine sızıyor
Mahallenin nabzı, bir hıçkırık senfonisi.
Mutfağın penceresi bir tablo açıyor
Avlularda, ellerinde çamaşır,
Sanki umutlarını yıkıyorlar,
kirli bir geçmişle

Pencereye koşuyor, bir sabaha ağlayarak
Güneş, bu yakada daha mı yakın,
daha mı acı …
Kızıl ufuk bir yara, turuncu bir çığlık
Sarı bir vedayla gökyüzü kanıyor
kanayan özlemiyle yanıyor
Her sabah böyle mi
yoksa kalbim mi bu kadar kırık Füruzan’ın

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 4.10.2025 14:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!