İnsan, nasıl cemaate katılır ayakları camiye gitmiyorsa?
Tok, ne anlar açın halinden hele bir de oruç tutmuyorsa?
Zengin, nasıl zekât verir zenginliği kendine yetmiyorsa?
Hacı nasıl olunur Kâbe-i Muazzama gözde tütmüyorsa?
Geriye kaldı beşin birisi;
Hiç deneme yavrum! Yorma kendini,
Biliyorum daha henüz hiç söylemediklerini.
Seni bu halde görünce
(Delikanlı bir kız; bağrı, yandığı için açık)
Paylaşmak istedim (seninle ve cümle âlemle) ,ki
Aynı yerlerdeydim yaşından iki fazla yıl önce,
Çok eskiden beri
Barış ve demokrasinin sözde bekçileri
Ya gönderip çok güçlü askerleri, filleri
Ya uçurup çelik kanatlı güvercinleri
(Önceden bildikleri barışa karşı olan sivilleri
Susturmak ve gömmek için diri diri)
Biz Türküz,
Değişik bir milletiz,
Çoktur iyi yanımız;
Mesela,
Vatan uğruna fedadır canımız;
Yoktur cepheden kaçanımız.
Aslında “Ol! ” dese de olur ama
Çamur (toprak ve sudur) ,
Nar ve nur;
Canlı oluşturmak için
Yaradan’ın kullandığı malzeme budur.
Anlamamız gereken şey ise şudur:
Kâğıt üstünde Müslüman kız, oğlan, ana, baba ve niceleri
Kâğıtta yazanla uyumsuz olduğundan aslında düşünceleri
Bütün çılgınlığıyla sürecek sabaha kadar Bodrum geceleri;
“Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim.
Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim”
Seslenişi Allahın, kapalı gönül kapılarından girmeyecek içeri.
(Anlayabildiniz mi?
Aşk mı yapay, yoksa şiir mi?
Yapan kim?
Neden yapmış belli mi?)
Bence çarpıyor gibi yapıyor kalbim sadece.
Öldüler bütün Osmanlı sultanları,
Kurtuluş Savaşı komutanları;
(Sağcı ve solcu olup)
Küfür edip durmaktansa
Rahmetle anmak çok mu zor onları?
Dövüleni /var/ döveni
“Yok kavganın kazananı”;
Var mı bunun tutar yanı?
Öpmezler mi savunanı?
Döverler böyle sananı
Düş/e kal/ka aşka
(-Düş aşka
-Düşe kal aşka
- Düşe kalka aşka)
Hepsi başka başka…
Aşk aşağıda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!