hüviyetsiz büyücüm,
gözlerini çaldığın ölülerin kusursuz dinginliğiyle
hep susan bir kadının ağzından sarkmak nasıldır,
yitirdiklerimin tadını da alıyor musun?
son mermimle uyurken ben koyun koyuna
ve potansiyel suçlu iken solgun kahkahalar
söyle
Deniz ay ışığını ağırlar mı bir gün gözlerimde?
(hangi oyunun kuralı bu
bir kadehte devriliyor çağlar...)
uyanırsan bir gün o boşluğa
tutarsız yağmurlarla yıkanmışsa düşlerin
geride kalmışsan
koşuyorsan
ve direniyorsan hâlâ
- güverteden kristal gürültüler geliyor
seslerin düeti gözyaşı kadar sıcak
ve Denize aitmiş gibi tuzlu ve ıslak
iki parmak arasına sıkışmışsa gecelerin
son mermini sabah akşam diziyorsan boğazına
sövgülerini büyütüyorsan keman sesi yerine
ölü kadınların parmaklarını arala
ki geçsin rüzgar
avuçlarını yara yara
nedir beklediğin
ey geçmişi kayıp!
hep yarına mı doğar sesin?
sır değil artık gördüklerin
-işittim ve itaat ettim
mühürlü düşlerim ağzının kilidine sokuldu
kırıldı dişlerin
gölgeler krallığı dediğin nedir ki
antik şehirlerden kalma bir koleksiyondur sesi,
ezeli ve ebedi,
camların çıplak düşlerle buğulanması en fazla
bir ipeği okşar gibi yumuşak
ve tarihi hiçe sayarak
Kayıt Tarihi : 15.11.2012 19:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!