Ey! ...
Kalbimin ikonsuz tapınağı.
Hangi bakir kurbanları sunayım sana.
Örselenmiş ruhrum
Esiri olur hüzün yüklü gözlerinin.
Gözlerin gibi bakıyor dağ
Rüzgar taşır kokunu
Ve alırım haberini bir alaca kargadan
Hayra yormak gelir içimden
Bilirim uzaklardasın, zordasın
Şerrime şer katar.
Hani bir rivayet vardır ya;
“ Zenginin biri çamurlu elini
silince yetimin başına temizlemek için
Tanrı koyar onu cennetine
yetim sevindi diye”.
Acınmak,
Gülüm
köyde yine akşam oldu
ve sen yoksun yanımda.
sigaramdan yükselen duman
yüreğimin paradoksunun resmini çizerken
Hayatta hep inandıklarımı yaşadım tabi ki bedelini göze alarak..
İnadım sadece ve inanmak hayata bağlayan tek şey oldu, oysa ki ”BAĞLANMAYACAKSIN” hiçbir şeye. En başta bağlandığın terk eder seni.
GECENİN BİR YARISINDA KARANLIĞA İSYAN YAZISI
Şehrin kalabalıklarından kaçıp kendi yalnızlığıma sığınırken,yüreğimdeki sevda ateşinin İbrahimin Bahçesi olmasını ummaktan başka yolum yok.
İlktir bu kadar çaresiz oluşum, çarenin bittiği acizliğin son noktasında karanlıkların içinde kalmak nede zormuş.
Oysaki hayat zoru aşmaktı,ve çocukluğundan sana emanet kalan isyan mirasıyla ne kaleler feth etmiş ne bentler aşmışsındır.
İsyandan itaat noktasına geçtiğinde yüreğinin kırılganlığıyla karşılaşıyormuş insan.
Susuzluğum sanadır
orucunu tutarım
hasretinin
sevda kerbelan da
can veririm
Bu şehrin kollarında
arınıyorum günahlarımdan
vesikalık sermayesiyim
satılık cennetlerin
rahimdeki ölü ceninim
ümitlerimin katiliyken
Feryad eden bir gönül
Sığınırken kırlangıç yuvasına
Düşüyor ihanet ağına
Yengeç saflığında bir yaşam
Üç duvarla çevirdim hayatımı
Dertlerimi ördüm dördüncüsünün yerine
Bir tanem, Sultanım!
Varlığımın yegane sebebi,
Ebede giden hayat yolumda
Son istasyonumsun.
Aylardır senden haber alamıyorum.
Sanki aramıza,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!