Bu Mezar Benim
Bu mezar benim mezarim
taşı yok,
adı yitik bir sessizlik kadarda soğuk.
Kim geldi, kim gitti artik
hiçbir anlamı yok .
Çünkü ben buradayım,
dizlerime kadar gömülmüş karanlığın içinde, tek başıma ,
omzuna yaslanacak kimsem kalmadı;
sadece kendi yasımı taşıyorum,
kendi cenazemi omuzluyorum
bir başıma.
Bu mezar;
suskunluğun bile barınamadığı dipsizliğim.
Her gece ellerimle biraz daha kazdıkça,
kaburgalarım çatlıyor,
ellerim kanıyor ,tırnaklarıma toprağım karışıyor
ama ben yine de kazmaya devam ediyorum.
Çünkü burası benim;
adını bile söyleyemediğim
o karanlık parçanın mezarı , sırrımı gömdüğüm yer
Ve ben
sadece mezarın bekçisi değilim artık,
kendi cenazemin de tek sahibi tek şahidiyim
Soğuk,karanlık toprağa basarken
ayaklarım titriyor, yuregim kuş gibi çırpınıyor,
çünkü biliyorum:
benim mezarımda,
benim cenazem kaldırılıyor
benden başka kimse yok.
Ne bir dua,
ne bir çiçek
Ne yoluma ölürüm diyenler
Ne sensiz yaşayamam diyenler
Hani o kurban olanlar ,
Hepsi neredeler,
sadece ben varım Ben Ben Ben
kendi ölü bedenimi taşımaktan
yorulmuş bir ruh ve beden ...
Sesim ,
çatlak bir yemin gibi dökülüyor dudaklarımdan,
ama kimse duymuyor ,yada duymak istemiyor
Çünkü kelimeler,
ölümün bile anlayamayacağı kadar kara ve ağır
Her kelimen açılan kabuk tutmaz bir yara,
her suskunluk,
adıni anmaktan korktuğum kadar derin bir boşluk.
Çünkü kendi cenazemde bile
konuşacak kimsem yok ,
yalnızlığın bile çekip gittiği kadar yıkık ,sessizliğin ,sesizlige büründüğü, Ruhumun firar ettiği yerdeyim
Bu mezar benim
kendi ellerimle kazdığım,
kendi ellerimle taşıdığım bir ağırlık.
Ve ben , ben artık bir ölü bile değilim...
ne gelenim var
ne gidenim
Sadece ben ,
bir ölü gibi suskun,
bir diri gibi kanlı,
kendi cenazemin başında
çürüyerek yaşamaya mahkûm edilmiş bir ruhum...
Ve kimse bilmez:
ölüm bile hafif kalır,
kendi mezarında diri diri gömülüp,
kendi cenazesini omuzlayarak
karanlığın dipsizliğine adım adım sürüklenen
bir ruhun sessiz çığlıklarına teslimiyeti
Çünkü ben ,
her gece biraz daha yorgun,
her sabah biraz daha gömülüyüm bu karanlık gecede
ve her nefeste,
mezarın taşlarına biraz daha kan bulaştırarak
kendi mezar taşıma dönüşüyorum.
Sonunda ,
ölmek bile bir kurtuluş değil;
ölü kalmaya mahkûm edilmek ,
kendi cenazemi sonsuzluğa kadar taşımaya
ve toprağa bile teslim edememeye
lanetlenmiş bir ağırlık gibi yaşamak ,yaşamaya çalışmak
Şimdi soruyorum sana
Ölen Sen misin Ben mi ?
Geriye Kalan Sen mi Ben mi ?
Kim Kim Kim Daha Şanslı Sen Mi? Ben mi ?
Kayıt Tarihi : 7.6.2025 12:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!