Bir kefende yerin belli, neylersin?
Altın, gümüş dizsen yere… Boşuna
Ecel geldi mi feryat ne eylesin?
Nice uzun yaşın olsa… Boşuna.
Gözün doymamışsa dünya malına,
Kulak tıkarsan ezan çağrısına,
Bir sabah var ki düşersin toprağa.
Taç da olsa başucunda… Boşuna.
Kırarsın kalpleri, kıymet bilmezsin,
Birkaç lokma vermezsin, hâl görmezsin.
Ölüm gelir, saatleri sezmezsin.
Bin han, bin sarayın olsa… Boşuna.
Düşler kurarsın, yel gibi geçersin,
Hırsla yanarsın, her şeye “ben” dersin.
Vakit dolunca bir daha sorarsın:
“Bir asırlık ömrün olsa… Boşuna”
Kör nefisle yürürsün, neye yarar?
Bir taşta adın… Kaç satıra sığar?
Bedenin faniyken neden bu diyar?
Süleyman’ın mührü olsa… Boşuna
Eken ektiğini vaktinde biçer,
Hayat bir nefeslik çabucak geçer.
Hesap gününden gafil çok güç geçer,
Cihan malın olsa bile… Boşuna.
Sultanlar geçti, tahtları devrildi,
Vezirler sustu, defteri çevrildi.
Bir perde inerken sahne evrildi,
O görkemli yürüyüşler… Boşuna.
Yalan dolana bağlama kemendin,
Gam yükü sarma, koynuna sevginin.
Çare bulmadan ne ağlarsın kendin,
Canı aşk ile yakmazsan… Boşuna.
Halilî der: Bu yol geri dönülmez,
Hakk’a eğil; nefsin kolay bükülmez.
Aşk bir sırdır, kelâm ile çözülmez,
Her nida göğe yükselse… Boşuna.
Halil Kumcu
27 Haziran 2025 / Cuma / Ankara
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 08:51:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“Zaman akar, nefis aldatır; aşk yanmadıkça yol bulunmaz.” “Canı aşk ile yakmayan, dumanına bile ulaşamaz hakikatin.”



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!