Dağların türküsüydü bizimkisi
Yalçın kayaların
Umutsuz vadilerde
Gizlenmiş ağaçların
İz düşümüydü sanki
Ara ara buharlaşırdı pınar gözlerin
Koyu kahverengi bulutlar çökerdi üstüne
Kırağı yağmış gibi olurdu ellerin
Kardelen gibiydi
Bulunmazdı düşlerin
Keçi yolu gibiydi arzularımız
Karaçalı gibi batardı duygularımız
Boynun bükük lale gibi olurdun
Menekşeler gibi kokardı yanakların
Baharda açan çiğdemler gibiydi dudakların
Alıç ağaçları gibiydin
Dokunduğumda batardın
Gün doğarken doruklarına
Kınalı keklik gibi öterdin
Çıngıraklı yılanlar bölerdi düşlerimizi
Tilkiler sevmezdi gülüşlerimizi
Derin mağaralar gibiydi hevesimiz
Kar tanelerini saklardı
Mor sümbüller açardı avuçlarında
Cemreler koklardı
Yoncaları andırırdı saçların
Ceylanlar, keklikler gibiydi bakışların
Parmakların sedir ağacı görünürdü gözlerime
Tırnakların ardıç gibiydi
Gamzelerin kuş yuvası gibi oluşurdu
Kaşların iki dere gibi alnında buluşurdu
Burnun en güzel vadiyi andırırdı
Sözlerin yalancı bahar gibi
Her mevsim beni kandırırdı
Şimdi bulutlar çökmüş omuzlarına
Gökle birleşmiş gibi başın
Şavkından eser kalmamış
Dünkü doğan güneşin
Aksi vurur dağlara
Titrek bir sesin
Geceleri ürkütse de baykuşlar
Ninni söyler çam ağaçları
Tıpkı bir ana kucağında
Tıpkı bir dost ocağında
Güvendesin
Taş armudu gibi boğazıma düğümlenir
Kenger sakızı geceler
Ekşimen gibi ağzımı buruşturur
Umutsuz düşünceler
Sanki ismini ezberler guguk kuşları
Sanki ismini heceler
En umulmaz yerde yetişir ya çam fidanları
İşte öyle bir şey
Sanki ötelerin ötesi
Sanki kayaların hırçın görüntüsü
Sanki dağların yanık türküsü
Bizimkisi
Kayıt Tarihi : 31.12.2004 15:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!