Toprağı eşelerken, kemiklerin serinliği düştü avuçlarıma,
Ve senin eski kocan—o unutmaya çalıştığım gölge—
Kancalanmış bir düşünce gibi saplandı yine zihnime.
“Kanım mermeri bu kadar sıradan bir merak için mi lanetleyecek?”
diye sordum kendime,
Oysa pişmanlık yer edeli daha bir kaç asır geçmişti,
Fısıldadım toprağa,
Beni yuttu, sonra geri kustu;
Toprakla birleşip, mezarlıkta uyandım gece.
Ne sıkıcı bilmek,
Ne yorucu taşıdığımla yüzleşmek.
Lanetli kanımın küflü sükûnetinin kokusuyla çatladı Mermerler...
Karımı çağırdım sonsuzluk uykusundan; gözlerinde yılların biriktirdiği kızgınlığı
Ki sessizliğinden huzurlu bilinçsizliğin ağırlığı ve ani uyandırılmışlığı,
Yanında ölüme göçmeden, önceki kocasıyla aynı anda dirilttim.
“927 yılındayız,” dedim sessizce,
Ve rüzgâr, o çürümüş rüzgâr,
Mezar taşlarının üstünde metal gibi sürtündü kimsenin bozmadığı sessizlik boyunca.
Seni çağırdım önce, karım,
Uyuyordun, ama ölülerin uykusu pişmanlık bilmez.
“Birbirinizi hâlâ seviyor musunuz gizlice?
El ele tutuşun, birbirinize bakın;
Beni hatırladığınız kadar kendinizi hatırlıyor musunuz?
Bana kızgın mısınız, yoksa laneti mi azdırdı hüznünüzü böyle kanımın,
Yarı çürümüş bedenleriniz için bir lütuf mu bu merakım,
Yoksa başka bir cefa mı?
Eski kocan elini uzattı,
Sen tereddütle baktın—
Toprak hâlâ tırnaklarının arasındaydı iki yüz yıldır.
Ve solgun iki asrın tekerrürde sorusu:
“Ben kimim, kime aittim, kime döndüm?”
Sonra bana döndünüz ikiniz de,
Dirilişin soğuk rüzgârı yüzlerinizi aynı çizgide topladı.
“Bize kızmalı mıyız,” dedi ölü adam,
“Yoksa kanının laneti
Çürümüş bedenlerimizi bir anlığına olsun hafiflettiği için
Minnettar mı olmalıyız?”
Sen ise fısıldadın ölü kadın,
“Bizi neden geri çağırdın?
Biz seni unutmamıştık,
Ama kendimizi hatırlamak daha acı.”
Ve rüzgâr, o çürümüş rüzgâr,
Mezar taşlarının üstünde metal gibi sürtündü,
Ve rüzgâr yine, mezarların üstünde paslanıp durdu!
Zamanın ve Aşkın takınılmış ağırlığı altında...
Kayıt Tarihi : 25.11.2025 05:17:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Marin Sorescu'nun Seneca şiirindeki Beckett etkilenimi ile nihil'de yalın bir güç kullandığını anlayıp yanak içi ışırtan ekşilikteki mistisizmini deneyimlemek istediğim için bir ruh-çağıranı malzeme olarak hedefledim. Şiir bir ölü-dirilten'in kendisi gibi ölümsüz olan takıntısına tanıklık eder.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!