Bir zamanlar gülümseyen gökyüzüne,
Şimdi dalgın dalgın bakan bir çocuk gibiyim.
İçimi ne serinleten bir rüzgâr var,
Ne de beni yeniden umutlandıran bir his var.
İçimde sararmış sayfalar gibi bir Eylül hissi var,
Sanki her hecesi sonbaharın solgunluğunda gizli.
Dudaklarımda savrulan kırık kelimeler,
Adını bilmediğim bir hüzünle ıslak…
Ve bana günaydın dediğin sabahlar,
Hiçbir şeyi değiştirmiyor artık.
Güneş bile solgun,
Işığı bile hatıra gibi.
Bir pencere kenarında bekleyen saatim var,
Akrep ve yelkovan ayrılmış sanki çoktan.
Zaman durmuyor ama ben kalmış gibiyim,
Kırılmış aynalarda tanımadığım bir zamandayım.
Bir mendil kadar beyaz,
Bir vedâ kadar sessizim artık.
Ne gelen var ne de kapımı çalan,
Ne de içimde yankılanan bir adım…
Karanlıklar sarmış dört bir yanımı,
Sessizliğin koynunda yitip gidiyorum.
Kırık döngülerde dönüyor zaman,
Bir çığlık gibi, duyulmayan, uzak.
Hatıralar, dalga dalga üzerime çarpan,
Bir deniz misali boşluğa sürükleniyor.
Ve ben, geçmişin küllerinde arıyorum,
Kaybolan umutların kırıntılarını.
Bir gün yine açar mı o solgun çiçekler?
Yağmurun serinliği gelir mi tenime?
Beklerim, usulca, sessizce,
Belki yeniden doğar içimde bahar…
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 17:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlhaminiz daim olsun.
Seda Hanım, çok çok teşekkür ederim.
TÜM YORUMLAR (1)