Sargılarını çözüyorum yaralarımın. Kim olsa biraz da hava alsın derdi zaten. Sarmaşıklar fışkırıyor her yanından ki kökleri acılara dayanıyor. Uzun yollar yürüyor, kısa hayaller kuruyoruz imkansızlığın gölgesine dayalı. Bir düzyazının sana evrilmesinden korkarak yürüyorum bu dar, karanlık, bu kaçıncı geçişimin belli olmadığı sokakları. Aynı yollar aynı şiirleri okumaya benziyor diye düşünüyorum. Bir şiiri hak edip etmediğine şüpheli adımlarla. Sonrası karanlık, karanlık bir el belki omuzlarında ve karanlığın bize getirdiği bira sofraları, o dar sokaklarda. Üzülmüyorum, üzülmüyorum evet, hatta unutuyorum emin adımlarla. Bir saçağın altında, muhtemelen Karabağlar’da ya da Eşrefpaşa’da, emin olamadan bu sarhoşluğun bir sigara içimliğine. Unutmalıyım diyorum, unutmalıyım doğduğu yerleri, dokunduğu kapı tokmaklarını aklımdan çıkartmalıyım. Bütün bu sokakları aklımdan çıkartmalıyım. Diyorum ki; Bir düzyazının sana evrilmesinden korkarak yürüyorum bu dar, karanlık, bu kaçıncı geçişimin belli olmadığı sokakları. Korktuğum başıma geliyor her köşe başında, bir çiçekçinin sulamasında çiçeklerini, bir Eylül’ün gelişinde ve yapraklarımın zaten hep dökülmüş olmasında. Anlıyorum ve unutuyorum. Dahil olduğum bütün acıları yeniden sarıyorum.
Gece garın saati bela çiçeği
Hiçbir şeyin farkında değildiler
Kalleş bir titreme aldı erkeği
Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
Çantasını karısı taşıyordu
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta