ben ne hikayeler biliyorum
öyle sözlerden kurulu ki
gözleri kapalı içimdeki çıplak duyguların
kafesleri sökülmüş bir zamanın arkasından
kör bir sonbahar ikindisinin ışığında sarhoşum
bir taş alır savururum durgun gölün üstüne
taşın değdiği yerde bir halka peydahlanır
halkalar çiçeklenir, açar da açar
ufacık bir taş ne işler açar başıma
her yeri kaplar ,halkalar halkaları doğurur
en son halka kıyıya vuruncaya kadar
her kımıldayan şeyin üstüne dökülür,gün ışığı
serin bir rüzgar gelir ötelerden
kendini helak edercesine savurur öteleri berileri
insan, alışıyor sonbaharın deliliğine
sarılaşan tozuna toprağına ,altın rengine boyanmış yaprağına
bir saka kümesi geçer gökyüzünden
bir su birikintisine doğru yıldırım gibi iner leylekler
rüzgarlı havalarda yürümeyi sevmem aslında
yürüyorum uzun zamandan beri ilk defa
günlerin akışı öylesine yeknesak, düzenli ve sıradan
içimden geçen her dilek, edindiğim her yeni izlenim de,
hatta hayatıma yön veren en önemli kararlarım bile
etrafı zangırdatan bir çığlık kopuverir sonra
köyün yanındaki hafif yokuşu tırmanır şimşekler
sarsılıp dağılan güneş ufka doğru kaçar
korkusundan bir kısmını düşürür ışıklarının
bütün benliğimi bir anda manyetize eder sihirli bir elektrik cereyanı
olduğum yere mıhlanırım biçare bıçakla kesilmişcesine
hafiften ılık yağmur çiseleri üstüme tonlarcası inmiş gibi
güz mevsimi sona erinceye dek sinemde bin ağrı ,bin tanesi yüreğimde
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 3.2.2018 13:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!