bir nevi eski zaman hikayesi bu
tek tek giderek yükseliyordu şehir
güzel bir manzara için adeta
birbirinin önünü kesiyor
diğerinin güneşine
zaten çoktan engel olunuyordu
bundan sonra saksı
ve balkonla idare edeceklerdi
çocuklar
akşam babanın gelişini
bahçe kapısından değil
lüks dairenin kamerasından izleyecek
ev halkı
misafiri pencereden görüp
bahçede karşılama hazzını yaşayamayacaktı
misafir gelişi
site güvenliği tarafından
haber verilecekti
kimileri de
bekle bakalım biraz daha
değerlensin arsan
oysa
mahalleye iş makineleri girmiş
komşu evlerde yıkım başlamıştı
ortalık toz duman
briket kokusu
hafriyat kamyonları
kepçeler, kazıcılarla dolmuştu
boşaltılmıştı evler
ahali kalabalıklaştıkça
mahalle bakkalı yıkılıp
yerine onlarca market açıldı
eskiyi anımsatan ne varsa
tek tek ortadan kayboldu
civarda göze tek tanıdık gelen
sessiz sözsüz alabildiğince uzanan
kabristandı
sokak kültürü de yıkıldı
mazide oynanan yakan top
yedi kiremit, saklambaç, ip atlama
site bahçelerine taşındı
çocuklar sokaktan korunaklı bahçelere
güvenlikli sitelere çekildi
balkonda çay içmeye kalksan
hemen karşı binadakiler
sana eşlik edecek kadar uzaklıktaydı
sıkıldıkça bahçeye çıkmaya alışık
evin yaşlıları
balkondan ,pencereden bakmaya
mahkum olmuşlardı
yorgun ahali
yazın yıllık izinlerini alır almaz
hani neredeyse davul zurna eşliğinde
köylerinin yollarını tuttu
işte bu toprağa özlemdi
eller toprak görmeliydi
bu emanet bedenler
kasvet kokan kulelerin arasından
özgürlüğe açılmalı
güneşle
çayır çimenle
dağ taşla
dere ve kuş sesiyle buluşmalıydı
özüne toprağa yakın olmalıydı insan
yorgun insanlar
evine gelince huzur bulmalıydı
yağan yağmur sonrası
mis gibi kokan
çam ağaçlarının arasından
süzülüp gelmeliydi
tarlasından
odaların açık pencerelerinden
bahar çiçeklerinin
taze kokusu dolmalıydı
şehrin meltemi
egzoz kokusu halinde değil
bir deniz esintisi
bir kuş cıvıltısı
bir leylak
sümbül olup esmeliydi
yüzyıllar boyu şehri
ilmek ilmek dokuyan
tarih ve kültürün üzerine
çöken
bir sis perdesiydi
heyhat
dikili taş yığınlarının arasında
kaçacak yer arıyor
külliye, saraylar, konaklar
tutunacak bir el arıyor
tarih çeşme, şadırvanlar
dayanacak bir duvar arıyor
tarihi camiden son kalan
mihrap
huzur arayan insan
aldandı
arza yakın olup
gönüllerini mutlu kılacak
bir yol tutmalıydı
işte o zaman
gelip yerleşecekti
aranan
huzur
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 22.5.2025 18:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!