Bir nefesim
Uçacak kadar güçlü değilim
Benden selam söyleyin uçurtmalarıma
El sallanmadan koptuğum çocukluğuma
Bir çınarım
Daha fidan olduğumda kırılmış dallarım
Tekrar damlamak istiyorum
Doğduğum topraklara
Bir kez daha doğduğum topraklarda kokmak istiyorum
bende bir güldüm
sonbahar gelmeden önce
ayaklarına sahip ol
benden kaçıyor
Şiirlerde anlatılan 
hiç bir kadın
benzemez gerçeğine
Dokunaklıydın
Dokunmaya kıyamadığım
Oysa sen
Hep dokunanlara kaçtın
Kum oldum
Denizi bekliyorum
sana kale olmak için sevdiğim
Bu gün bana katıl
birlikte yürüyelim
yorulmazsın
kalbim hem sıcak
hemde konforlu
Doğuluyuz ya
Bir tek üniversitede âşık olmaya mahkûmuz
Çiçeklerin sevgilinin ellerinde nasıl açtığını bile bilmeyiz
Döküleni parmaklarımız sanırız
Teker
Teker
Ben kibrit oldum
Sen el
İster kır 
İster yak
Malatyanın yakınında yaşıyorum
yüreğimin uzağında
Yeşilyurdun dokuma tezgâhsız mahallesinde büyüdüm 
Hep elmaları, kirazları, limanda yolcu ederken gördüm 
Kasaların arka bahçe çocuğuydum hep 
Küçük Moskova’ydı adı o zamanlar, ondandır direnişçiliğim 
Asfalt değildi yollarımız daha, arabaysa bir tek murat 131 
Netekim tahtaya kalkmamıştı daha devrimciler 
Komşu köy mü Yakınca denen benden çok uzak anamın yurdu 
Her gidişimde dokuz yaşımda dayak yerdim sözde komünistim ya 
Adını bile söyleyemezdim 
İlk hayatın gerçeğini komşuya bomba atılınca anladım 
Görüşünü öldürmeye çalıştılar 
Bombanın yapamadığını bir darbe yaptı 
Bomba atanda atılanda şimdi aynılar 
Bir tek ben değişmedim 
Hala dokuz yaşımda 
Ayağını bağladığımdan kaybettiğim kuşun yasındayım 
Özgürlüğe düşkünlüğüm ondan
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta