Bahçe kapısı yarı açık kalmış eski bir ev. İçerde nazenin bir şiir gibi uzanan avlu. İçinde say; tam on altı kedi… Birbirlerine sokulmuş, tünemişler köşelerin önü açık, ardı kapalı ekseninde…Öyle ki; tüyün tüye değişindeki sıcacık eğride şekillenen.
-Ahh bir fotoğraf makinemiz olsaydı da şu görüntüyü çekebilseydik. Sonra da makineyi onlara verseydik, ki onlar da bizim resmimizi çekebilsinler.
İki üç adım…Kırmızı mantolu bir kız sokakta. Kiloş etekleri her adımında hafifçe dalgalanırken sanki havaalanından biraz önce çıkmış da etrafına o şaşkınlıkla bakıyor. Öyle ki; bakışları hayatı hep birlikte izlediğimiz bir filme çeviren.
-Şimdi en iyi ne içilir?
Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
Sana bir dolu umut getireceğim
Devamını Oku
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
Sana bir dolu umut getireceğim