Şehir, başına yıkılmıştı...
İnadına hava soğuktu...
İnadına suratı asıktı bütün insanların...
Bu yağmuru tanımıyordu; hayret...
Bu rüzgar sanki alacaklıydı; döver gibi, sert...
Caddeler bile... Kaldırımlar bile kovuyordu sanki...
Sanki aldığı nefesle havayı, attığı adımla yeri ve baktığı herşeyi rahatsız ediyordu...
Dağın üstünde:
akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde.
Bugün de:
sensiz, yani yarı yarıya dünyasız geçti bugün de.
Birazdan açar
kırmızı kırmızı:
Devamını Oku
akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde.
Bugün de:
sensiz, yani yarı yarıya dünyasız geçti bugün de.
Birazdan açar
kırmızı kırmızı:
Bir nefes gibi...
Bir yudumcuk nefes gibi...
Sanki ne olurdu?..
Bir duvara yaslandı soluk soluğa....
Sırılsıklamdı şehirle beraber...
Saçlarından yüzüne süzülen damlalar bile griydi şehirle beraber...
Kasvet kaskatı tutmuştu şehirle beraber...
Şehir; kainat...
Kainat başına yıkılmıştı...
Ölmeyi düşündü...
Mezar yerini sonra...
Ve mezar taşını...
“Hiçbir şeyim olmasa da; yatacak bir yerim, boynu bükük bir mezar taşım olacak ihtimal” dedi kendi kendine...
“Boynu bükük bir mezartaşım olacak...”
..zevkle okunan ve okurken düşündüren şiiriniz için ..kutlarım kaleminizi ve yüreğinizi :
ah!.. bir de arayıp da bulamadığım kitaplarınıza ulaşabilsem ... :)
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta