Bir adam Nazilli'de doğmuş.
Nazilli sanki o kokuyor.
O sanki Nazilli kokuyor.
Biraz esmerce, biraz hüzünlüce,
Biraz düşünceli, biraz neşeli,
Sanki yıllanmış şarap gibi!
Yüzü gülse bile, dertli biri.
Uzun boy onda, güzel huy onda.
Yalan atmayı sevmeyen birisi.
Sanki benim yıllarca beklediğim,
Dost, arkadaş ve sırdaş birisi.
Nazilli' yi ona, sevmenin tarifini ona,
Dünyanın tüm dertlerini, ona sormalı.
Sevdiğini yıllar geçse de unutmayan o,
İlk aşkı sorulunca, sanki o yıllarda gibi,
Aşkını Heyecanla, titreyerek anlatır.
O sevmiş belli ölürcesine, ama kavuşamamış.
Azıcık lafladık, onu biraz tanıdım.
O Nazilli' liyi daha çok tanımalıyım.
Onun için, daha çok şeyler yazmalıyım.
Çünkü "O" iki üç satır yazıyla bitmemeli.
O bir satıra değil, binlerce satıra değer.
O sanki bana benziyor.
Vuslat diye diye, her gün ağlayan,
Hicrana dem vuran, kaderine ah çeken,
Yârine her dem, kavuşmanın nöbetçisi.
Üstadım okudu bu yazdıklarımı,
Ve
Dedi ki bana, beni çok iyi tanımışsın.
Bende senin için yazdım oku dedi.
Okudum oda beni çok iyi tanımış.
Prova üstadım dedim.
Ve
Üstadım bundan sonra dost muyuz?
Evet, dostuz ömrümüzce dedi.
O gün, bu gündür, biz dostuz.
Asla birbirimize, küsmedik.
Biz dost olmayı başardık…
Kayıt Tarihi : 30.11.2011 13:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)