Geçen gün torunum Utkan’la beraber ona gelen kargoyu almak üzere ilçeye gittik. Bizi orada komşu köyden bir tanıdık gördü,
-Hocam köye kadar beni de alır mısın?
-Tabi tabi beraber gideriz, araba boş zaten
-Biraz bekle çay ocağından çantalarımı alayım.
Gidip çantalarını getirdi bağaca koydu yola çıktık. Arkaya dönerek torunum Utkan’a,
-Benim de arabam var ama deposu dolu çalışmıyor niye acaba ..
Dedi.
Utkan kendisine gelen kargosuyla uğraştığı için pek oralı olmadı, ben de biraz şaşaladım. Utkan’a,
-Amca ne diyor, cevap versene,
-Arabası arızalıymış sanayiye götürüp yaptırsın,
-Arabam arızalı değil, deposu dolu onun için çalışmıyor.
-Hee depoda su var..
-Ben çocukları çok severim, böyle sorular sorarım, bazısı kızar, bazısının hoşuna gider, senin torununun da hoşuna gitti hocam.
- Evet evet böyle soruları çok sever şu an kargosuyla ilgilendiği için
konsentire olamadı.
Sohbet ederek onun köyüne geldik ve onu yol kenarında olan evinin önünde arabadan indirdik.
Bu konuşmadan sonra aklıma takıldı. Ben sayfadaki yazıma böyle bir bilmece yazayım değişiklik olsun, bakalım kaç kişiden cevap gelecek.
…………………………………………………………..
Eski zamanlarda bir padişah varmış, padişahın da çok güzel kızı. Padişah kızları hep güzel oluyor nedense.. saraydan çıkmadıkları için mi anneleri güzel olduğu için mi?
Bu kız evlenme çağına gelince memleketin gençleri hatta hatta kara vezir bile talip oluyormuş.
Birbirinden yakışıklı ve cesur üç tane sırım gibi delikanlı gelip padişaha kızını istemişler.
-Evlatlarım birbirinizden üstünsünüz ben hanginizi seçeyim..mmmm size bir ay mühlet, gidin bir ay sonra bir hediye ile dönün kızım hanginizin hediyesini alırsa onunla evlenir.
Bu üç kahraman çıkmışlar yola, az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler, altı ay bir güz gitmişler üç yol ağzına varmışlar. İçlerinden birisi;
-Biz burada ayrılalım arkadaşlar, herkes bir yoldan gitsin aldığı hediyeyle beraber bir ay sonra burada buluşalım. Demiş.
Birinci yoldan giden delikanlı pazara rastlamış,
-Bu halıyı bir alan pişman bir almayan pişman ey ahali,
-Ne yapar bu halı
-Uçar kardeşim üzerine binersin seni istediğin yere götürür,
-Kaç paraya satıyorsun
-Dörtyüz altın
-Al paranı
Halıyı alıp geri dönmüş.
İkinci yoldan giden delikanlı pazara rastlamış,
-Ey ahali bu aynayı bir alan pişman bir almayan pişman
-Ne yapıyor bu ayna
-Ne istersen , neyi görmek istersen onu gösterir
-Kaç para bu ayna
-Dörtyüz altın
--Al parayı
Aynayı alıp geri dönmüş
Üçüncü yoldan giden delikanlı da pazara rastlamış
-Ey ahali bu elmayı bir alan pişman bir almayan pişman
-Ne işe yarıyor bu elma
-Ölmek üzere olan birisi yerse canlanıyor ve ömrü uzuyor,
-Kaç para bu elma
-Dörtyüz altın
-Al bakalım dört yüz altını ver elmayı.
Elmayı alıp geriye dönüyor.
Bir ay sonra üç yol ağzında buluşuyorlar. Birbirlerine “sen ne aldın halı, ne yapıyor üzerine biniyorsun uçuyor, sen ne aldın ayna ne yapıyor ne görmek istersen görüyorsun, sen ne aldın elma ne yapıyor ölmek üzere olan birini canlandırıyor “ diye konuştuktan sonra,
Aynaya bakalım bizim talip olduğumuz padişahın kızı ne yapıyor deyip aynaya bakıyorlar, bakıyorlar da ne görüyorlar dersin KIZ ÖLÜYOR
Hemen halıya atladıkları gibi saraya geliyorlar elmayı yediriyorlar kız ölümden dönüyor.
Padişah kızını kime veriyor?
Ya da kızı kim hak ediyor?
Siz olsanız kime verirdiniz?
Bu haftaki yazı da bu hadi bakalım. Verin cevabını.
Kayıt Tarihi : 1.9.2021 06:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ne yaparsan hap hayatın önüne geçilmiyor.
Kayırmazsan.
Anlaşmazsan.
Nasip
Ama padişaha padişahlığı garanti et al kızı.
Yada halka ülkeyi garanti et al padişahlığı ve kızı da.
TÜM YORUMLAR (1)