Bil ki...
Bil ki, sustuysa bu lisan, yankısı dağı delmez,
Kırık bir aynada donmuşsa o en eski hayal;
Zamanla kabuk tutmaz, aksine daha derine işler bu melal
Ve vicdan unuttuysa adımı, hiçbir dua teselli vermez.
Bil ki, notası silinmişse dillerdeki o şarkının,
Rengi solmuşsa tuvale sinen en canlı anının;
Faydası yok ne baharın ne de vefalı yarenin,
Gölgesi yeter bir başına, hükmünü sürmeye o zifiri hanın.
Bil ki, pusulası şaşmışsa gecenin ve gündüzün,
Birbirine karışmışsa sonbaharın ve yazın;
Anlamı kalmamışsa ne sabrın ne de ince sızın,
O zaman mezar taşına kazınır, en acı sözü yarım kalmış bir yazının.
Bil ki, zehre dönmüşse bir damla şifalı sudan medet;
Artık ne tövbe kabul olur, ne de beklenir adalet.
Kalpte yeşermiyorsa zerre kadar merhamet;
Ya o kalbi söküp atın, ya da kıyameti bekleyin ilelebet.
Unuttuysam seni ruhumun en ücra köşesinde, bil ki:
Çorak bir çöle döner içim, bir daha gül bitirmez.
Gök kubbe üstüme yıkılsa, zerremi titretmez.
Ecel kapımda canımı istese, senin adın dilime gelmez.
Bu can bu tende duruyorsa sensiz, bil ki bu can, bir daha huzur nedir bilmez...
Hasan Belek
18 08 2025
Akçay
Kayıt Tarihi : 19.8.2025 09:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilmesi gerekenler...
Uzayıp gider böyle
"Mesafe açıldıkça"
Unutulmaya yüz tuttukça...
Tebrikler Hasan Bey.
TÜM YORUMLAR (1)