BGG 011 Güzel Gazianteplilerin en güzellerinden biri: Ömer Asım Aksoy (Benim Güzel Gazianteplilerim)
AA-BGG 011 Güzel Gazianteplilerin en güzellerinden biri: Ömer Asım
Televizyona yarışması olarak çıksanız. Size “Ömer Asım Aksoy kimdir” sorusu yöneltilse, yanıtınız ne olurdu? Eğer bu soruya doğru yanıtı vermezseniz, çok ayıp etmiş olurdunuz. O, Gaziantep’imizin en çok gurur duyulması gereken ünlülerinin başında gelir.
Onunla ilgili bir tasarım vardı: Bütün düşün, sanat adamlarımıza yaşamlarını yitirdikten sonra şirinlik yaparız. Bu kez ayrıksı davransak, Gaziantepli Ömer Asım Aksoy için, o yaşarken bir şenlik düzenlesek Gaziantep’imizde. Bu şenlik içinde onun adına dil ödülleri de versek…
90’lı yılların başıydı. Ömer Asım Aksoy’la tanışma, söyleşme şansını elde edememiştim o yıla dek. Bu da konu onu tanımama yardımcı olacaktı.
Bir İstanbul Gaziantep dönüşümde Başkente uğramıştım. Amacım kentimin yetiştirdiği bu büyük adamla tanışmak, tasarımı kendisine aktarmaktı.
Gencecik bir kayınbiraderi vardı Aksoy’un: Ahmet Bayaz. Çocukluk arkadaşımdı. Beni ustamıza götürecek en kestirme yol ondan özgesi olabilir miydi?
Ahmet’le düştük Çankaya yollarına. Çok da sıcak olmayan bir Ankara gecesinde o güzel Gaziantep’linin evindeydik. Yaş artık 90’ı aşmıştı. Konuklarını ayakta karşılayamıyordu. Yatağında uzanmış, dil dersi çalışıyormuş. Evet, yanlış okumadınız. Bu Türk dilinin önde gelen dil öğretmeni, 90 yaşında bile dil dersi çalışıyormuş.
Beşire teyzenin (Ahmet’in büyük ablası) getirdiği kahveleri utana sıkıla içerken kendimizi Ömer Asım Aksoy’un ışıklandırmasına bırakmıştık.
Bizi görünce dersini baş ucundaki komodine bırakan ustamız anlatıyor, biz dinliyorduk. Sözü döndürüp dolaştırıp Gaziantep’te gerçekleştirmeyi tasarladığım “dil bayramı”na getirdim. Kendisinden izim almadan kendisinin adını taşıyan bir girişimde bulunamazdık ya…
Çok mutlu olacağını söyledi. Eh, artık kolları sıvayabilirdim. Gaziantep’e iner inmez yemedim, içmedim, soluğu Büyükşehir Belediyesinde aldım. Bana Belediyenin Kültür Müdürüyle görüşmem önerildi.
Buldum kültür Müdürünü. Oh, tanıdık biriydi! Çocukluk arkadaşlığı da yaptığımız bir Emin Kılıç oğluydu: Yılmaz Kale… Ona anlattık tasarımızı. Politik bir sevinçle çok iyi olacağını söyledi. Tasarımı kendisine ayrıntılarıyla anlattım.
“Bundan sonrası artık benim işim. Sen tasalanma,” dedi. Ama ine de tasalandım. Aynı öneriyle Belediyeye olsun, Belediyenin Kültür müdürlüğüne olsun belki yirmi kez başımı vurdum. Hep “Tamam tama oluyor. Bizden yanıt bekleyin” karşılığını aldım.
O yanıt hiçbir zaman gelmeyecek, ben de büyük dilcimiz Aksoy’a mahcubiyetimle kalacaktım.
Oysa zamanın belediyesi bu konuda kılını kıpırdatsa, belki de gelenekselleştirilecek olan “Ömer Asım Aksol Dil Şenliklerinin” bu yıl kim bilir kaçıncısını kutluyor olacaktık.
Allah canını almasın bu konuda tembellik edenlerin. Alsın mı yoksa? ..
Şimdi isterseniz biraz da Gaziantep’in onuru olan bu büyük dilcimiz hakkındaki ansiklopedik bilgilere bir göz atalım:
Ömer Asım Aksoy, 5 Nisan 1898'de Gaziantep'te doğdu. 1908'de ilkokulu, 1911'de ortaokulu, 1916'da liseyi Gaziantep'te tamamlayarak uzun bir süre memurluk ve öğretmenlik yaptı. 1917'de Halep 'Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü'nde 'kâtip' olarak çalıştı.
1919'da Gaziantep'e döndü, bir yandan posta telgraf memurluğu, bir yandan da Ticaret İdadisinde Türkçe dersi verdi. 1920'de Tıp Fakültesine başladı; ama Anteplilerin Fransız işgaline karşı başlattıkları direnişe katılmaya karar vererek okulu bıraktı.
1922-1925 yılları arasında Gaziantep Lisesi’yle Amerikan Koleji'nde Türkçe, Darülhilafe Medresesi'nde de matematik öğretmenliği yaptı. Bu sırada Maarifi İslamiye Cemiyeti'nde yönetim kurulu üyeliği, Halk Mektebi'nde yöneticilik, Muallimler Cemiyeti'nde başkanlık, Gazisancak ile Halk Dili Gazetelerinin başyazarlığı, Türkocağı'nda il genel yazmanlığı gibi görevler üstlendi.
1925'te, kendisi gibi Gaziantepli olan Beşire Hanım'la evlendi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kayıt oldu. Hukuk Fakültesi'ni 1928'de bitirdi. 1928-1931 yılları arasında Nizip Cumhuriyet Savcısı olarak çalıştı, sonra 1931'de Gaziantep'e dönüp avukatlık yapmaya başladı.
1935'e dek Gaziantep Lisesinde Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, Halkevi ve Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı gibi birçok görevi aynı anda sürdürdü. Bu görevler onu, 1935'te Gaziantep Milletvekili olarak Ankara'ya, TBMM’ye taşıdı.
1941’de Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun yönetim kurulu üyesi oldu. Dille, özellikle halk ağızlarındaki sözcükler, deyimler ve atasözleriyle ilgilenmesi, ortaokul öğrencisi olduğu günlere uzanıyordu. 1941-1976 arasında Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu Başkanı olarak çalıştı. Bu çalışmaların sonucunda Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Sözlüğü (12 cilt) ile Tarama Sözlüğü (8 cilt) ortaya çıktı.
Milletvekilliği, 1950'de Demokrat Partinin seçimi kazanmasıyla sona erdi. Bundan sonra tüm zamanını TDK'ye, Dil Devrimine ve yazmaya ayırdı. Bir kez yurtdışına çıktı: Türk Dil Devrimi'ni anlatmak için 1971'de Macaristan'a gitti. 1963-1976 yılları arasında, kol başkanlığının yanı sıra, Türk Dil Kurumu'nun Genel Yazmanı idi. Daha sonra TDK'den ayrıldı ve evinde çalışmaya başladı.
Aksoy, 1988’de Dil Derneği’nin, 1992'de de Edebiyatçılar Derneği’nin onur üyesi olarak ödüllendirildi.
Biri kız, üçü erkek dört çocuk babası olan Ömer Asım Aksoy, 30 Ekim 1993'te, 95 yaşında yaşamını yitirdi. Kimisi pek çok kez basılan 60'a yakın kitap, onlarca makale yazdı. Ölümünden sonra kütüphanesi Gaziantep Üniversitesi'ne bağışlandı. Kütüphanesinde mükerrer olan kitaplar da üniversite tarafından Şahinbey ilçesindeki Ertuğrulgazi İlköğretim okulu'nun kurulmakta olan kütüphanesine bağışlandı(1996) .
Ömer Asım Aksoy’un, Derleme ve Tarama Sözlükleri gibi yapıtlarının dışında, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü (TDK baskısı üç cilttir) , Özleştirme Durdurulamaz, Dil Yanlışları, Dil Yazıları, Dil Gerçeği gibi Dil Devrimini anlatan kaynak yapıtları da mevcuttur.
Biz bütün Gaziantepliler seni hep sevdik değerli Güzel Gazianteplimiz, Sevgili Ömer Asım Aksoy... Sana hakkın olduğu kadar değer veremediysek, o da bizim kusurumuz. Kusurumuzu bağışla ne olur.
Kayıt Tarihi : 26.6.2009 23:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!