Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu
Aldım elime, usul usul okşadım
Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım
Bembeyazdı tüyleri,öyle parlaktı
Açsam ellerimi birden uçacaktı
Eğildim kulağına;dur,gitme dedim
Hareli gözlerinden öpmek istedim
Duydum;avuçlarımda sıcaklığını
Duydum;benden yıllarca uzaklığını
Çırpınan kalbini dinledim bir süre
Ve uçmak istedim onunla göklere
Ak güvercinin iri gözleri vardı
Güzelliğinden fışkıran bir pınardı
Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim
Belki buydu sevmek hayat belki buydu
Işıl ışıldım,gözlerim dopdoluydu
Bir name yükseldi sevinçten ve hazdan
Bir name yükseldi,güzelden beyazdan
Uzattı sevgiyle pembe gagasını
Birden öğrendim hayatın manasını
Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
Seninle bir çift güvercin olmak varmış
Kayıt Tarihi : 26.6.2000 19:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Körün görebildiği şey, çarptığı yerden ibarettir...
Gözünü kapali tutana etrafı anlatmaya gerek yok...
Kendini Şeyhülislam yerine koyan, basiret yoksunu akli ziyan
hilafet aşığı Cihat ağa, sana cevap vermek bana züldür. Sen
dedikodu-gıybet, hilaf ve martavallarına devam et. Ancak beni
o çürümüş fikirlerine alet etme hemi caanımm...
Fıtrat-ı Kader diye bir yazgı ve ya olgu ya da kural gibi ne hadis
vardır ve ne de bir sünnet-i seniyye vardır. Bu tamamen Emevilerin
uydurmasiyonudur. Kader sonradan İmanın 6. şartı olarak eklenmiştir.
Bunu Diyanet ve bütün Mollalar bililer ancak söylemezler. Çünkü
cehalet ordusunu *KADER* mefhumuyla sindirip ve hizaya sokmuşlardır.
Osmanlı da, Zorba Yavuz Selim döneminden sonra Reaya karşı KADER
bir zülfikâr kılıç gibi kullanılmıştır. Mesela çaresiz yetkinler, afata-tufana
deprem-zelzeleye *KADER* derler. Sırf sorumluluktan kaçınmak için.
Hatta birde hatim indirirler...Bakınız Fıtrat-ı kaderci Devletlerin haline
sefaletlikten başları kurtulmuyor? Her türlü melanet, kaos ve kargaşa
eksik olmuyor. Ve kaderci oldukları sürece de bu vahamet böyle devam
edecektir...Fıtrat-ı Nas'çılar her zaman ve her fırsatta bütün Batı toplumlarını
Kefere, küffar, gavur, iblis, şirk, beynamaz ve benzeri deyimlerle itham ederler.
O itham ettikleri Toplumalar Aya gittiler, şimdide başak gezegenleri keşf
ediyorlar. Bizim kaderciler falcılığa, muskacılığa, üfürükçülüğe ve el-etek
öpmeciliğe devam ediyorlar. Amerika'nın orta doğuda marizlemediği
Devlet kalmadı. Ayrıca bu Katil İsrail Gazze'de kadın, erkek, çoluk-çocuk
demeden vahşice katlederken, bizim Fıtrat-ı kaderciler başlarını kuma sokup
salavat çevirip, hatim indirdiler???
Ben her zaman müspet Fenden-Bilimden yana tavır koymuşumdur.
Anlayarak ve çarpıtmadan okuyan Zat-i muhteremlere saygılar sunarım...
---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
Sen hayatında bir kerecik Kur'an'ı mana meal okumamışken ve eline bir hadis kitabı alıp mütalaa etmemişken, nasıl oluyor da Kur'an'da ve hadislerde kader diye bir şey yok dersin? Sen sadece Yaşar Nuri Öztürk denen sosyete müftüsüne inanıp güvendiğini söylüyorsun ki, onu Türkiye' deki dindarların binde dokuz yüz doksan dokuzu sevmezlerdi. Bunun sebebi de münafıkane tavırlar sergileyip, bir çok Kur'an ayetini inkar edip bir çoğunun da manasıyla oynaması idi. Sen böyle bir adamı referans göstererek Allah'ın ayetlerini ve Resulullah'ı hadislerini inkara cüret ediyorsun ki bu da senin din düşmanı birisi olduğunu gösterir.
Osmanlıya ve bilhassa da Yavuz sultan selim hana düşmanlığın ve ona "zorba" demen senin bir safevi/İran (şii) ajanı olduğunu gösterir ki, Osmanlıyı en çok uğraştıran Şiir İran ve onun Anadoludaki ajanlarının çıkardığı isyanlardı.
Afetleri, tufanları, sel felaketlerini ve cümle semavi ve arzi afetleri, felaketleri, yapan kainatın ve dünyanın yöneticisi olan Allah'tır ki, bütün bu olanlar ve istikbalde olacak olanlar ezelde yazılıp, ana kader kitabı olan Levh-i mahfuz'a kaydedilmiştir. Bunlardan birisi de geçen günlerde senin o çok sevdiğin Kefere Amerika'nın Teksas eyaletinde oldu ama dünyaya hükmettiğini sanan Amerikan hükümeti bu afetleri önleyemediği ve yüzlerce kişinin ölmesine mani olamadığı gibi şu anda kayıp olan yüzden fazla vatandaşını bile bulamıyor. Sence bunun adına kader denmez de ne denir bay Vezir?
Daha önce de dediğim gibi, o kadar cahil bir herifsin ki, kullandığın Arapça ve Osmanlıca tabirlerin manalarını bilmeden ve kelimeleri bir birine katarak atıp savuruyorsun! Gerçek bir Müslüman, dini konularda ve edebi mevzularda önce işin doğrusunu öğrenir sonra bunları piyasaya sürer ama sen kelimeleri ve tabirleri aşure çorbasına çevirerek bir kavram anarşisine sebep oluyorsun. Sana tavsiyem, önce her şeyin doğrusunu kaynağından öğren ve konuştuğun zaman da delilli bürhanlı konuş! Yoksa işin ehli ve konunun uzmanı olanlar seni b rezil rüsva ettikleri gibi, yalan ve yanlışların ve de iftiraların için de öbür alemde Hakimler hakimine hesap verirsin!
Saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (20)