Canımm...
Bu gün seni düşündüm uzun, uzun ve sana o bizden bahsettiğim mektuplarımdan yazmakta geciktiğimi fark ettim ve de hayıflandım kendimce ve seni ihmal ettiğimi düşündüm.Sonra elime kalemimi aldım ve gözlerimi kapadım.Bir anda bir gülümseme yayıldı yüzüme ve içim huzurla doldu...Hoş bu özlem ve sevda mektuplarından ne zaman yazmaya kalksam her seferinde de böyle oluyorum ya.
Hava biraz serindi sabah tan aslında ve içim titredi.Şimdi dedim yanımda olmalıydı dedim. Ben yine kömür sobasının üzerinde fokur, fokur kaynayan çaydanlıkta çay demlerdim yine eskiden olduğu gibi yan yana diz,dize otururduk ve yudum,yudum çayımızı içerdik.Çayı yudumlarken yine benim gözlerimi süzerdin ve sen beni süzdük ce ben ben,gözlerinin içine düşerdim.
Sonra çocuk ça bir muziplik geldi aklıma kıkırdadım.Acaba dedim yaşlandığımızda nasıl oluruz.Hani işte senin elinde baston benim gözlük numaralarının ilerlemiş halini anlatıyorum.Eminim zaten kulaklarında şimdiden sorun var ve haliyle yaş ilerlediğinde daha da çoğalacak ve kaldı ki seni iyi bilirim sıkıntıya da gelemezsin hiç öyle cihaz falan da kullanmazsın işte beni çığırtkan gibi evin için de avaz,avaz bağırtacaksın.
Ceylan ben seni vuramam
Saklananıp beni süzme ne olur
Ceylan ben seni vuramam
Tenhalarda bir gölgeyim