bugün;
doldum taştım duygularımda
ruhumun çağrısında ışığını güneşten alan
yıldızları ve güneşin çocuklarını hatırladım
umut beşiklerinde ninnilerle sallanan
umutların deniz dalgalarında boğulduğu
yetim yüreğimin acılarını hatırladım
bulanık akan Kızıl Irmak, soğuk akan Munzur
sen bilir misin Asi olan kardeşini.
ey!
Dicle, Fırat sen bilir misin Seyhan'ı ve Ceyhan'ı
içtin mi dertlerini gördün mü uzayıp giden acılarını
daha dün kurşunu sıktın yetim yüreğime
kirli duyguları döktün temiz nehirlerine
hani acıların, hani umutların, hani masum bakışların
parlayan loş ışıklarda mı gitti
ne çabuk boyun büktü dağlarında kardelen
ne zaman karlı dağların da kirlendi bembeyaz yüreğin
ne zaman masum çocukların yüreği
kelebek kanatlarında kırıldı
ne zaman zeytin ağaçları kurudu
ne zaman defne ağaçları değersiz oldu
ne zaman yüreğin de zalimleştik
ne zaman kadim Anadolu ruhsuzlaştı
anladım ki insan değil ruh önemliymiş
ruhumu parlatan acıları da gömdüm
bil ki Anadolu
ben;
değer verdiklerim de öldüm.
Ahmet Kara 4
Kayıt Tarihi : 15.3.2019 15:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!