Bir avuç ilham, kum taneleri avucumda
Savuruyorum rüzgâra, her biri bir mısra olsun diye.
Bir torba huzur, içinde kaybolmuş deniz kabukları
Dinliyorum, her birinin fısıldadığı "Belki…"
Bir kese kahkaha, çocukluğumun cebinden dökülen
Her gülüş, bir şiirin virgülü…
"İlham Perisi Sürekli Uğrasın" bileziğim, paslı bir zincir
Her halkası, takılıp kaldığım "Neden?"
Mavi mürekkep tüyü, kanadı kırık bir kuş
Uçmaya çalıştıkça, düşüyor mürekkep lekeleri.
Altın defter anahtarı, kilidi tutsa da
İçinde yazılanlar, hep "Ne bileyim…"
Gecenin sessizliğinde fısıldayan küpem, yalan söylüyor
"Her şey tamam," diyor, ama şiirim yarım.
"Ne Bileyim Ne Bileyim" rozetim, göğsümde bir yara
İğnesi batıyor, kanıyorum kelimelere…
Ama biliyorum:
Bu kan, mürekkebe dönüşünce,
Şiir olacak
Belki de aradığım cevap buydu!
Belki de ilham,
Bilezikteki pas, tüydeki kırık, rozetteki "Belki…"
Belki de huzur,
Savrulan kumda, dökülen kahkahada, yarım mısrada…
Belki de şiir,
Bilmeyişin ta kendisi
Kanayan bir "Ne bileyim"den doğan
İncir çekirdeğindeki deniz.
Kayıt Tarihi : 31.3.2025 13:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!