Bu-dur diyen  bir halin  yoğrulmuşundayım.Umutlarla  yola çıkan    bir aşk ermişiyim.Kendi dergahını  yakan  son  vazgeçilmişim.
- Belki ben de hata yapmışım,belki ben de    hatanın    tanıyım,  belki  güneşler   görmemiş    pişmanlıklarım   var.  Tek hatam seni sevmek.
-Varsın  en büyük  hatam  olsun… 
-Yaşama sarılmakla   sana  sarılmanın makarasında  beni    makaraya alıp     susma.  Ben aşkın   hata  tahtasıyım,  her  hatama bir çivi   batırdın.
Bir bir çıkardım   çivilerini.Gayrı   çivilerin, acıların,  damların   yok; ama 
İzlerin, özlerin, özlemlerin, mazin,  sevgin  kaldı.
-Senin için nefes alıp veren   bir  geleceğin eleğinde her dem sana eleniyorsam, aşk diye bağırıyorsam  her   hecede  bil ki  bu aşkın   kitabesi   yok olmaz.
Alfabenin ilk harfinde eriyorsam hala, umutlarımın galası senli bir sonla biten filmin aynasıdır.
Oysa sen beni hep Yusuf’un kuyusuna atıp atıp uzak kalışların kör Leyla’sı olarak kalıyorsun.
Uzak kalmakla uzağında kalmak arasında   uzatılmış  bir aşkın maçındayım. Oldum olası  forvette  oynamışım.   Bu  yüzden seni   aşkın kalesinde   gördüğümden  beri    güzeller  maçında  hep  gol kralı oldum.
-Hep  goller attım, güller ve aşklar arasında.  Hep  düşürüldüm, güzeller  tarafından,her yerim sakat.Üstelik penaltımı vermedi   ruhun hakemi.
-Seninle en yakın olmaya  yakındım. Maçı kazanıp  şampiyon olacaktım. Az kalmıştı,kader mi şike mi bilmiyorum  sevgilim.  Ben   fenerliyim, ben    hünerliyim,   ben aşk  künyeliyim. Seninle şampiyonluk maçına hazırlanıyordum,  arabamı süslemiştim, mutluyuz   yazısını yeniden yazmak, ömrüne yazmak için   yola çıktım
- Az  gittim, uz  gittim, dere tepe  düze gittim, gitmekle düzlük  arasında   Everest,  senden bana  yine  geldi bir rest. Bu karışık masalın    ortasında  peri oldun,  külden bana  bir gönül eşeği  yaptı   cadı.  Gayrı cadılar  da beni sevmeye başladı  sayende.
-Sen misin o tatlı, o masum,  o    masaldan çıkıp gerçeklerin   ortasında    kalan  cadı bilmiyorum.
-	Bak şarkımız  bitiyor, bak   seni çalıyor, bak ikimiz de çok sevdik.
Bizi sonsuzluğa,  güzelliğe, aşk mihengine  taşıyor.  Bak soldan soldan çalıyor bam telim. Bak   yine bize pir  geldi.  Ali’ yi değil beni sordu.
-Bilinmez diyarlara, anlatılmaz sözlere, vazgeçilmez gönüllere ferman oluyor, seyran oluyor huzur ve aşk.
-Seni istedikçe yüreğimdeki yanardağ aşka gelir, akar külleri, yakar seni en istendik yerde.
-Umutlarımızdan çalan şeylerden umulan pınarlar aksın istiyoruz. Çok istiyoruz, çok .Hangi saat, hangi mevsim, hangi gün, hangi ay olduğu önceleri önemli değil; ama mayıs ise kiraz mevsimiyse, önce kiraz, sonra kiraz dudakların özlem takviminden dökülüyorsa işte o zaman her şey elmas, her şey zümrüt, her şey dili mercan, her şey özü inci, her şey senle birinci…
Yağmura  kardeş  birkaç damla gözyaşı  belki kurtarır  umutları.
Özlem  sahiline vuran hıçkırıklarla   belki hatalarımızın  taşları  ıslanır. İşte o zaman 
oyalanacak şeylerin deminde oluruz. Kitaplar, müzikler,şiirler, şarkılar, özlemeye  ve  kavuşmaya  dair ne varsa, umut   vaat bir masalın ortasında   gökten üç  elma düşer..
-Al elmanın   el  aynasında  sen, Bal elmanın  belasında   ben,   dil elmanın  dilinde  ikimizin aşkı.   Yan tarafta  senin cennetin.  Ve   beli Adem.
- Ab-ı  hayat suyundan içmeye geldim.  Önce su, önce aziz aşk, önce 
kavuşmak …Elmayı  beraber yeriz. Yasaklı olsun ki  yeniden   aynı cennette  buluşmaya  çağırsın  bizi aşk  ve Havva …
- Bir kadının cennetinde  olmak dünyanın en  güzel duygusu, onun cennetinden kovulmaksa   anlatılmaz ancak yaşanır.
-Bu  yüzden belki ben de  hata yaptım , belki  seni çok sevdim, bu yüzden cennetin çok  küçük  gelmiş olmalı ki  şu an   cehenneminde  sana yanıyorum.
Kayıt Tarihi : 26.5.2010 21:46:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!