Süs katar söz rüzgarı, belagat bahçesine.
Kuyumcu dükkanı misal, dilin bahçesine.
*
Gümüş dokur bulutlar, yağmurun teline.
Eş olur iki alem, gök döner yerine.
*
Suyun üstünde gezer, düş sazının yaprağı.
Altın süsler, kılıfından dediler sıyrıldı.
*
Serilmiş durur, yol boyu altın yapraklar.
Altın tepsi dizilmiş, sofra hazır sanmışlar.
*
Sanma rüzgarın işi, dönen yapraklar.
Bahçeyi gezmeye geldi, indi yıldızlar.
*
Kanat açmış yeşil kuş, çınar yaprağına.
Sırra erip, sararmış pençesi şahına.
*
Sanma sanırdı, lal yakutu bedava.
Yoksul erguvan, sayar parayı altına.
*
Kanlı yaş dökmüş, dertli sarı yüzüne.
Dünyanın fani halini, anar sevgiliye.
*
Dünya fani, mağrur olmasın taç giyen.
Tacını hazan yeli aldı, nice sultanın.
*
Yiğitçe soyunup, meydana çıktı ağaç.
Kış bastı lakin, izin vermedi kaç.
*
Rüzgarın gücünü gördü, çınar dalı.
Dedi ki, yiğitlerin daim şerefi.
*
Cevher çimen, çiy yaprağından altın.
Saçtı sanki bahçeye, derya maden.
*
İnci çiğ tanesi, altın yaprak küpe.
Bahçe oldu sarraf çarşısı, tepe tepe.
*
Rahmet ayeti gibi, yazılmış çimen.
Her yere altın yazdı, rüzgarı sabahın.
*
Yeşil altın saçan, kağıt oldu çimen.
Yaraşır, bir övgü yazılsa bilgeden.
*
Yüce efendi, hüner ve fazıl pınarı.
Kutlu hükümdar, bahtiyara verir isteği.
*
Güneş süsler âlemi, fazıl nurdur o.
Feyz ile nur buldu, parlak görüşten o.
*
Sürme yıldızlara, ayağının toprağını.
Eşiğine tozdur, kutup yıldızının tacı.
*
Zaman gücünden uzak, bahtın bahçesi.
Yok hazan yeli, cennet bahçesi gibi.
*
Alem görünür, aynanın sayfasında.
Resmedilmiş tüm dünya, orada açıkça.
*
Düşmedi efendim, bahçe yoluna altın.
Yüzünü serdi yoluna, dolunay bahtın.
*
Feyizle yarattı, kemalin güneşi.
Ol dedi oldurdu, zatının cevherini.
*
Mecliste kalbi, saf değilse kimsenin.
Kurtulmaz ateşten, edersen imtihan.
*
Hep korunur bahçe, hazan afetinden.
Hayat bulur, varsa bahçede tedbirin.
*
Dağıttı düşünceleri, gam fırtınası.
Zaferin rengi, yüzüm beladan sarı.
*
Bir yudumla bayılttı beni, gam kadehi.
Çok ağırlaştırdı başımı, dert humarı.
*
Damla gibi saki beni, yıktı bıraktı.
Kurtar el uzatıp, ey zamanın emiri.
*
Uzun boylu, himmet servisi dururken.
Tabiatın şahini, nereye yuva kursun?
*
Şiir yazarım eşsiz, alsam kalemi.
Benim mana mülküm, mızrak ustası.
*
Belagat meydanına, ben atınca kemendi.
Teslim olup, boyun eğenler geçti.
*
Nazmın pehlivanıyım, diyen bilginlere.
Güçsüz ve zayıfım ben, onlara karşı.
*
Hep oynadı kalemim, durmadan yazarken.
Titretir sanki onu, bir nehir coşkun.
*
Durdukça bahçe içinde, yeşil sergi.
Sızar yapraktan, sabah çiğ damlası.
*
Her seher, zümrüt göğün üstte sahnesi.
İçten içe, güneş saçtı altın cevheri.
*
İhsan saçan ol hep, yüce makamda.
Ebedi ikbal, ömür devlet payidar.
Kayıt Tarihi : 15.7.2025 13:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!