Bekle İstanbul, bekle
Kızıl şafağında
Sim kanatlı kırlangıçla geleceğim.
Büyükada, Tarabya, Rumeli Hisarı,
Sizleri çiğneye çiğneye geçeceğim.
Gözüm ne sultanlığında senin,
Ne payitahtında azametinin,
Zamanın şöminesinde demleyeceğim çayımı
Ak bakraç, tahta çıkrıkla taşıyacağım seni.
Son damlasına kadar Marmara’nı, Haliç’ini
Tüketip de gideceğim.
Dipsiz kuyularını iğneyle kazır gibi
Tırnaklarımla yırta yırta göğsünü
Canımın içini, katmer gülümü,
Çekip alacağım kollarından.
Son vapur Ayvansaray İskelesi’nde
Can çekişircesine sirenini çalacak
Ben o gamlı mısraları bıraktım ardımda
Gülüm,
Sultanım,
Al, canım kollarında diyeceğim.
Bekle İstanbul, bekle
Şafakta ilan edildi bütün devrimler.
İpe gidip dönmeyenler de
Şafakta yürüdü metanetle.
Yarına bir var gülüm
Yarına sen var.
Durup Taksim Meydanı’nda
Haykıra haykıra ben geldim,
Tarihin yorgunluğunu attım da geldim diyeceğim.
Duysun, Lala’lar, Şah-ı Azim’ler
Ceviz yuvarlar gibi, kelle yuvarlayanlar
Sevdamın peşinden Kaf Dağı’nı aşıpta geldim.
Gülüm, sevda yanaklı,
Allı, ballı, çocuk yürekli gülüm.
Geçmiş âlemlerden düşler toplayıp ta geldim.
Düşüp yollarına, hasretin kucağımda geldim.
Değil İstanbul,
Gel desen, Fizan’a bile gelirdim.
Gülüm, işte geldim.
Can senin,
Pazar pazar, haraç mezat harca diye geldim.
29/01/2008 - İzmir (Umuda Yolculuk Vakti)
Alim EkenKayıt Tarihi : 29.1.2008 19:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!