Teknoloji sayesinde,
Küçüldü dünya.
Küçücük bir köy şeklinde,
İnsan...!
İnsan...!
Kalbim bağladı sana sis hemde pus
Aşkım, sevgim, sevdam ise sana küs
Konuşursan; aşk, sevgi, sevda konuş
Yoksa bunlar hemen... hemen... sus
Coştur engin ruhumu gelsin aşk ile şevke
Aşk, sevgi için; her sözü dinle
Fakat! Hemen inanma safdilane
Edilen iltifata o parlak sözlere
Sakın ha! İnanma bak vücut diline
Tohumlar toprak altında çillenir
Bu gün mübarek Ramazan yirmi sekiz
Müminlerin oldu ruhu manen tertemiz
Cenabı Hak verirse izin, yeriz içeriz
Biz Firavunlaşmış nefisler gibi değiliz
Yirmi sekiz dedi Şehr-i Ramazan bir baksana
Bu gün işte bak yirmi beş Ramazan
Kör nefis tir tir titriyor azaldı derman
Maneviyatta ruh ise ediyor seyran
Şeytan etti hayret kaldı buna hayran
Şehr-i Ramazan oldu bu gün yirmi beş
Ömer Hayyam’ın sapık inanç fikrine cevap
Güzel sanatlardaki hüner; olur güzel‘sanat’
Şarabı görüp içip de yapanı eğer görmez ise
Odur bu dünyadaki en büyük sadık ahmak.
Bekir Özcan
“Kırşehir’in” taşına, toprağına, dağına
Ilgıt ılgıt esen rüzgârına tertemiz havasına
Yağan yağmuruna, dolusuna, karına
Kaman, Çuğun, Güzler ve Mucur ovasına
Virajlı, dar şose yolu ile yöneldim Akpınar’a
Memleket havası çok iyi gelmişti bana
Arabamda sanki benim gibi gelmiş şevke
Coşup taştı gönlüm gelmiştim vecde
Ben mahzun, çevre mahmur, yol gamlı
Ruhumda sıkıntı, kalbim ise çok kaygılı
Bir türlü atamadım gönlümdeki tasayı
Bu haleti ruhiye, sanki etkilemişti arabayı
Geldim Kırşehire, çıktım kaleye
Şehri başladım seyretmeye
Hatıralar başladı tazalenmeye
Sevgi saygı selam, başta büyüklere
Selam verdim bütün Kırşehir’e
Okudum Fatiha tüm geçmişlere
Böyle bir yetenek neden keşfedilmedi. Ya da ben mi tanımıyorum.