Semâda gördüm Ay’ı Güneş’i yıldızı
Eskişehir'de gördüm, Muhacir kızını
Anasından istettim o Muhacir kızını
Vermeselerdi, kaçırırdım ben o kızı
Gökyüzünde bir dolunay gördüm
Ağaçlar filizlendi
Kuşlar kümelendi
Bülbüller dillendi
Canlılar neşelendi
Bağ bahçenin toprağı eşelendi
Bu gece İstanbul beyaza boyandı
Mahmur gözlüm ta şafakta uyandı
Sevinç çığlığından tüm aile uyandı
Kar nedeniyle sabaha zor dayandı
Kar sevincinden sayısız çığlıklar attı
Hep adını mırıldıyor dudaklarım
Sesinden uğulduyor kulaklarım
Kurumadı aşkından yanaklarım
Gelmezsen biter mi ah u zarım
Ah Leyla’m ah bak kar yağıyor kar
Evet demek, neleri neleri kabul etmek
Hatta kefensiz gömleği baştan giymek
Hayatın çeşitli cilvelerini kabullenmek
Bu yolda, ölmek var, ama yok dönmek
Kolay mı sanıyorsun, sen evet demeyi
İnsan deryada katre misali gelir dünyaya
Asıl vazifesi kulluktur, gerisi hep angarya
Kabiliyeti nispetince rolünü oynar burada
Elbette ki ne ekerse onu biçecektir orada
15.04.2004-15.04-İst.
Gözlerim o ufka dalıp gidiyor
Aklım tâ maziye dalıp gidiyor
Vefasız yar başını alıp gidiyor
Geçti geçliğim ömrüm bitiyor
B. TUNCA/25.10.2000-16.37
Nasıl sevmem ben seni
Sen doğurmadın mı beni
Nasıl sevmem ben seni
Sen yoğurmadın mı beni
Nasıl sevmem ki ben seni
İlkleri, iliklerimde hissettirdi
İlkleri, en iyi şekliyle belletti
Sevgi ve şefkatiyle özümletti
Başta taç, gönlümde sultandı
Şems olup fotosentez yaptırdı
Dünyaya gelir, düşe kalka hayat yolunda yürürüz
Hayat yolunda yürürken, nice gariplikler görürüz
Fakat her nedense çok ilgi göstermeden yürürüz
Ancak ecelimiz geldiğinde, ölüm neymiş görürüz
B. Tunca/29.09.2001-10.35
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!