Anneler Gününde
parktan topladığı gülleri
annesinin mezarına bıraktı
teyzemin öksüz çocuğu...
Meydandayım
etraf toz toprak
inceden bir yel esiyor
hüznümü kurutmaya yetmiyor
sadece sigaramın dumanını dağıtıyor...
Önüne atılacak bir lokma eti bekliyor
yedirmek için yavrusuna,
başımdan ayrılmıyor
boyun büküp miyavlıyor.
Üzgünüm kedicik
yanlış yerdesin,
Bazen
umulmadık zamanlarda
kendimle kalırım yapayalnız,
olmadık ummanlara yelken açar
kendi içimde boğulurum,
boranlarımda ıslanır,
Çayı koydum
yumurtan haşlandı sevgilim
bulaşıklara dokunamadım
banyodaki terliğe dikkat et
havluma silin güzelim
sakın ha mideni sigarayla doldurma
Sen;
ellerinden tutup gezemediğim,
sokaklarını aşındırıp yıldızlara yakın şehrimin
''seviyorum'' diye bağıramadığım,
yağmurlu bir günde
aynı şemsiye altında
Mutluluğa on vardı
hüznü çeyrek geçiyordu
bitmek bilmez bir vakitti hüzün,
mevsimlerden hazandı
gündüzler kısaydı
kederler uzun,
Ölüm gösterdi kendini
nenemin kar gibi beyaz saçından...
nenemdi pamuktu yüzü
öldüğü gün kadar
kimse güzel olmadı...
Elimde boydan fotoğrafın
ben çekmişim zamanında
eski mahallen Yavuzlarda
başında oyalı Antep işi yazman
ve yüzünde gülücük kocaman.
Şehir sevda kokar
sesimiz yankılanır her bir tepesinde
her tepesinde bir sır gizlidir
her sırrında biz...
Gün başka başlar bu şehirde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!