Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…
Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…
Kaygısız dolaşırken Karagüney dağında,
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…
Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…
Kaygısız dolaşırken Karagüney dağında,
Esmer bir genç belirdi, yirmi, otuz çağında!
İşaretle çağırdım, yaklaştı yamacıma;
Muhabbet etmek için, ulaştım amacıma…
Etrafa uzun uzun bakıyordu arada;
“Galiba yabancısın, ne ararsın burada? ”
“Abi” dedi usulca, “söylemesi ayıp da; ”
“Altı gündür ararım, kara devem kayıp da! ”
Kara Dağda rastlamış devesinin izine,
Gezmekten kara kara sular inmiş dizine;
Nerelisin, kimdensin, hangi yoldan gelirsin?
“Karahmetli köyünden, sülalemi bilirsin”
“Kara Hacı’nın oğlu, Kara’li derler bana;
Kara olduğum için bazen gülerler bana! ”
Kara’li konuştukça sinirlerim gerildi;
Samimiyet tükendi, dostluk yere serildi!
On iki kelam ettin, dokuz “kara” saydın be;
Bela mısın birader; bari zift olsaydın be!
Tebrikler harikulade dizelerdi yazan yüreği kutlarım.Sevgi ve mu8habbetle...+
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta