Balkonuma bir kumru kondu,
Kanatlarında bahar, gözlerinde sır.
İki yumurta bıraktı saksının dibine;
Beyaz, narin, ümit dolu.
“Hoş geldin, kızım,” dedim,
Çamaşır iplerine takılı gülüşlerimle.
Kedim merakla kokladı, kaplumbağam sustu,
Rüzgâr, yuvanın ilk ninnisini söyledi.
Bulgur doldurdum tabağa,
“Ye kızım,” diye fısıldadım.
Ama o, gökyüzünün ipini çekti,
Kanatlarıyla vurdu sonsuzluğun kapısını.
Şimdi balkonum bir yetimhane:
İki yumurta, bir saksıda bekler,
Çamaşırların gölgesinde üşüyen.
Güvercinler gelip bakıyor her sabah,
“Anne nerede?” diye soruyorlar sessizce.
Ben ise,
Kırık bir radyonun sesiyle
Anlatıyorum onlara kayıp hikâyeleri.
Yağmur yağıyor şimdi,
Islatıyor yalnız yumurtaları.
Bir şemsiye koydum üstlerine,
Kedimin eski battaniyesi.
Belki döner diye,
Penceremi hep aralık bıraktım;
Rüzgâra soruyorum: “Haberin var mı?”
Sabah olduğunda,
Güneş öpüyor kabukları usulca.
Biliyorum:
Belki bir gün çatlar bu sessizlik,
Minik gagalar uzar gökyüzüne.
O an,
Balkonum yetimhane değil,
Bir kanat fabrikası olur.
Belki kumru geri dönmez.
Ama yüreğimde yuva yaptı o gün.
Yetim değiliz artık;
Çünkü bekleyişin sıcaklığı,
En soğuk yalnızlığı bile ısıtır.
Kayıt Tarihi : 12.4.2025 11:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir balkonuma gelip yuva yapan ve daha sonra yumurtalarını bırakıp giden, birkaç gün sonra gelip yumurtalarını alan bir kumruya yazılmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!