yol ıslanmasın diye
şemsiye açanlara...
baba bana bağırma
bülbülleri kaçırdın ormanlarımdan
kulaklarımın kapılarını havalara uçurdun
kapılar baba kapılar pencereleri alıp gittiler
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Devamını Oku
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
saçma - sapan imgeler ve yersiz - düzensiz sözler salatasından başka bir şey olmayan, olur - olmaz her yerde karşımıza şiir diye çıkarılan yazı kümelerinin arasından; özgünlüğüyle, ne anlattığının farkındalığıyla, yazım ustalığı ve kıvraklığıyla ortaya çıkarılmış çok hoş bir şiir. candan kutlarım.
Bilginin bilgisizlikten daha fazla acı verdiği bu yerde çok güzel.Bütünüyle çok güzel.Bir konuda farklı düşünüyorum.Şiiri kimse vuramaz ,dahası vurulan şiir koşar gitmesi gerektiği yere.
zaman zaman iyi satırlar
zaman zaman kötü...
dünya şiir günü gibi!
yüzeysellikten ve boşvermişlikten dolu satırlar ve anlamlar...
ama gene de şairi bazı güzel satırlar için kutlarım...
Behruz Dijurian
Bu şiir baba ve evlatlar arasında değil,ülke lderleri ve halkları arasında'ki büzüşmeleri anlatıyor.tabi'ki şair kendi öz dünyasındaki acılarıda harmanlamış bu güzel şiire.saygılarımla..
İnsan küçük çocuk iken benim babam her şeyi biliyor dermiş.Biraz büyüyünce babam hiçbir şey bilmiyor dermiş.
Kendisi çoluk çacuğa karışınca babam haklıymış her şeyi iyi biliyormuş dermiş.Bu arkadaşımız henüz çoluk çocuğa karışmamış yada karışmadan evvel bu şiiri yazmış olmalı.:)))))
Ha aklıma gelmişken, söylemeden geçemiyeceğim: Ben daha o zamanlar ilkokul dördüncü saıfdaydım.Eniştem Amasya'nın bir bucağında Tarım Kredi Kooperatifi müdürü. Ben de yanlarında tatilimi geçiriyorum. Malum o zamanlar lojman diye bir şey yok. oturdukları bir köy evi. Rahmetli ablam, o zaman tabi tüpte yok. Her evde bir gazocağı var. Hani şu ispirto dökerek yanan pompalı ocaklardan. yemek yapmak için, gaz ocağına yemeğini koymuş, komşuya gitmişti. Ben de evde yalnız olduğumdan, eniştemin yüksekçe bir yere koyduğu kitaplardan bir tane alıp, okumak istediğimden, boyumun erişemediği yere uzanmaya çalışırken, çamaşır leğenini, gaz ocağının üzerine düşürdüm. Tabiki ogünkü iaşe güme gitti. Ve ablam komşudan gelince, durumu bana sordu. Ben de Gaz ocağını kedinin devirdiğini söyledim. Ablam ne dedi biliyor musunuz: ' Ben şimdi o kediyi ağaca asarım!' Ah! benim o çocuk yüreğim dayanamadı ve gerçeği itiraf etti.
İşte şire ilk önceki yaptığım 'Kazanı devirirsin' yorumunu bu anımdan esinlenerek yaptım, İstedim ki, gerçek bir yorumdu bilesiniz.
Sevgi ve saygılarımla.
mükemmel..
Evet arkadaşlar Bugünün Şirine, gördüğüm kadarıyla çok güzel ve anlamlı yorumlar var. Ve bu yorumları da hak etmiş Günün Şiiri.
Zaten Şiirin anlamı da bariz bir şekilde anlaşılıyor: Bir baba, kendi insiyatifini kullanarak, yaptığı hataları çocuğuna yüklüyor. Ve sonrasında çocuk, babasına karşı isyan bayrağını açmak zorunda kalıyor. 'Bu ülkeyi karanlığa sen götürdün, faturasını bana kesiyorsun.' demek istiyor çocuk.
Haklı da. Büyüklerin hatasını her zaman, küçükler çeker. Arkadaşlar akıllı olun ve bu seçimlerden sonra çocuklarımızı suçlamayalım.
Şaire sevgi ve saygılarımla.
iyi bir yemeği berbat eden taşlar gibi şiirin içinde öyle taşlar var ki..lezzeti unutup dişinizin sızısına odaklanmak zorunda kalıyorsunuz..politik mesajlar içeren bir şiir..politik mesajlarını sarih bir kompozisyona teslim etmiş olsa idi bir marş havasında akıp gitseydi hiç itiraz edemez güzel ya da değil der geçerdik..
ama neredeyse bir aşk şiiri romantizmini ve lirizmini yer yer yakalama başarısı gösteren bu şiirde böylesi karşılaşmalar yaşamak..hakikaten soğuk duş etkisi yaptı bize..şiirin içinden şiir seçme yorgunluğuna düçar olmamıza değecek bir şiir olmasaydı eğer bu..bu kadar kelamı bile gerektirmezdi ama..gelin görün ki..
'baba bana bağırma
bülbülleri kaçırdın ormanlarımdan
kulaklarımın kapılarını havalara uçurdun
kapılar baba kapılar pencereleri alıp gittiler
tenorlar kaçtı ses tellerinden
çevreye saçıldı yavru diktatörler
seni ne sopranolar istedi de vermedik baba
baba bana bağırma
bayrak direklerine konan kartalları anlat
uzun uzadıya
nasıl da göremediler avcıları
o keskin gözleriyle vah hah ha
şans yıldızlara özgü bir yalan baba
yıldızlara tükürüp tükürüp onları gezegen yaptınız
savaşan halklar taktınız dünyanın boynuna '
mesela bu kısma nasıl kıyayım şimdi..
ama aşağıda ki kısma ise her şekilde kıyarım..
baba bana bağırma
farkında değilsin
arkasını ezilenlerin yaladığı
bir posta puludur dünya
bir karadelik yutana kadar uzayda bizi
asansör boşluğuna itilen bir kedisin sen
söylemenin tam sırası
ülkeyi bu duruma senin oy verdiğin
partiler getirdi baba
ama ben buradayım, burada hiçbir şeyi unutmadan
bir yaşamlık kaygı duruşundayım
yakın tarihimiz için
bir metin içinde iki ayrı söyleyiş düalitesine düşmüşlüğü ise şairin gerçekten öfkeli ya da sarhoş olduğunun göstergesi gibi..
@..
baba bana bağırma
farkında değilsin
arkasını ezilenlerin yaladığı
bir posta puludur dünya
bir karadelik yutana kadar uzayda bizi
asansör boşluğuna itilen bir kedisin sen
söylemenin tam sırası
ülkeyi bu duruma senin oy verdiğin
partiler getirdi baba
ama ben buradayım, burada hiçbir şeyi unutmadan
bir yaşamlık kaygı duruşundayım
yakın tarihimiz için
baba bana bağırma
bacağından vurulursa bir şiir
nereye kadar gidebilir
bana bağırma baba
kendine bağır
yoksa her şey bitebilir
.....
büyük hesapları ödemek için her zaman masumlar kullanılmıştır...
zaten harcadıkları bütün gayret zirveye çıkıp bu doyumsuzluklarını başkalarını ezerek egolarının tatmini değil midir!
Alt etme duygusu
sindirme ve kendini üstün kılma çabası değilmidir bütün savaşların sebebi
bunlarda benden olsun bu kan emici sisteme!
yerinde bir seçki
günümüz dünyasında kan dökülürken
soytarılar krallara yaranmak için türlü numaralar çekerken...
saygılar
Bu şiir ile ilgili 51 tane yorum bulunmakta