Sütsüze bak sütsüze
Sütü yok ki süt süze
Çiftlik oldu memleket,
Üç beş tane sütsüze.
Yüzsüze bak yüzsüze
Bir avuç toprağıyım
Ötüken ormanlarının.
Bir damla suyuyum
Kutlu akan Selenga’nın.
Orhun’un yankılanan sesiyim.
İlk orada tutuldum
Kimin ne olduğunu herkes bilir
Kimin ne olacağını Tanrı bilir
Herkesin kaderi çabasına bağlanmış
Aklını iyi kullanan Tanrı’ya erişir
Yoksulun umudu yakarış, doğru
İnsanlık için, tasavvuf bir içe bakıştır.
İnanırsa içi bahar, inanmazsa kıştır.
Yesevî, Hacı Bektaş, Ahi Evran, Yunus’tur.
Bu yol esen, bu yol kutlu, bu yol kurtuluştur.
Aziz Dolu Atabey
Karanlık gecede parlayan ay gibisin
Ve dudaklarında, gün batımı kızıllığı…
Bir şiirsin, bir tablo…
Gözlerin, ay tutulması…
Saçların, salkım söğüt gölgeliği…
Sana, yemin olsun!.
Kuzeyi buğdaydır, ekmektir.
Güneyi zeytindir, katıktır.
Zirvesi yayladır, sağlıktır.
Duruşu heybetli, özgürce..
Dağında kartallar dolaşır.
Biz seni Türk’çe sevdik be!.
İçimiz dışımız bir,
Okumamız yazmamız…
Tarihin dilinde hece,
Zaman içinde bilmece,
Yürür gider gündüz gece.
---------Gönüllerde aynı şarkı,
---------Türklük aşkı, Türklük aşkı!
Türk, Yesevî’den gelir
Bektaşi’den geçer.
Yunus’un elinden içer
Aşk şarabını.
Sinan’la göğe uzanır;
Itrî ile tellere,
Bu da benim ruh halim:
Sen helalimsin.
Celalîm, belalım,
Ayaklanan hislerimsin.
Gönlümün kâhyası,
Şakisi, celladı…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!