Benim için
Bir çöp bidonundan farkın yok artık
Her pisliği alıyor için
Her çirkinliği yalayıp yutuyorsun
Pencerenin önünden geçerken
Kötü kokular geliyor burnuma
Sabahlari buralarda
Günes bir baska doguyor
Dag, tas, toprak burcu burcu
Yalnizlik hasret kokuyor
Bardaktaki su demli çay
Sevgiye anlam katan
Sımsıcak bir yürektir
Hayalleri besleyen
İlgi, istek, dilektir
Herşey yok olur bir gün
Solar, çürür, yıpranır
Hadi aç kapılarını
Saçımda bahar çiçekleriyle
Geleceğim sana
Açılmamış
Koklanmamış
El değmemiş gonca güllerle
Aşk, senin gözlerine bakmak
Ellerine dokunmaktı.
Huzur, kucağında olmak
Sana sarılıp uymak,
Sadakati yaşamaktı.
Şimdi yoksun
Aşk denince bir kırmızı dudak gelir aklıma
Öpmeye doyamadığım
Ruhumu bedenimden ayırıp ateşlere atan
Alev alev yakan dokunuşlar…
Sonra,
Simsiyah saçların girer rüyama
Gavurun parasıyla bir kuruş etmezmişsin
Katıksız yedin ömrümü Rabbim boğazına dizsin
Sevgiyi hep
Uzaklarda arıyorsun
Bulamıyorsun
Üzülüyorsun
'Evde kaldım' diye
Dövünüp duruyorsun.
İSTANBUL
Saat gece yarısını beş geçiyor
Elimde kalemim titriyor ismini andıkça
Yüreğimde hüzün yağmurlarının aşındırdığı duygular
Dilimde ayrılığının türküsü…
Vurgun yemişten beter bedenim,
_Kerime'ye_
‘Kapımı Çalıp Durma’ demiştin bir tanem
Dinlemedi ölüm seni
Gelip girdi hayatından… hayatımızdan içeri…
Karşılıksız, çıkarsız sevgilerin barındığı o koskocaman yüreğini:..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!