Öpüşmemiz gerekiyor
Nasıl?
Öpüşmeliyiz.
Öpüşmek işte, bildiğin öpmek
İstersen sohbet etmeye devam edebiliriz
Ama öpüşerekte sohbet edebiliriz öyle değil mi?
Bu gece üstüm başım hasret
içim dışım acı bir kahve tadında taştı taşacak
dağılacak katranı karasına.
Yüreğim dozu bir türlü ayarlayamıyor işte
müsait bir yerde bırakmıştım onu oysa ki
yıkık dökük çıkmaz bir sokakta.
İşte yine taa buramdasın
şah damarıma yakın
yanağımın kenarında bir yerlerde
gözümü terketmiş tek kirpiğimin üzerinde.
Göğsümün küçücük genişliğinde
notaların es vermeden sustuğu
Gecenin el değmemiş
bakir saatlerinde
mahremiyetin sere serpe uzandığı
pencereleri kararmış bir şehrin kuytusunda
fırtına öncesi kan ter içinde kalmış bir sessizlik...
Yağmur damlaları kurşun gibi vuruyor cama
Buz gibi bir havada
ılık bir rüzgarla yaprağın savrulup yere düşmesi
gönüle aşkın düşmesi gibiydi
belki de tohumun da toprağa düşmesi
"Şeytan" dedi.
Unutma ki şeytan da bir melektir.
En sevdiğim!
Ancak meleğin şeytanını bulduysan şanlısın.
Gök yüzünde mi?
Belki de toprağın derinlerinde
gökyüzüne kavuşturmak senin elinde.
Öyleyse tohum ekmeliyim.
Nadas zamanı bitti, tam zamanıdır şimdi.
Gövdene kim sarılacak diye sulamak isterim.
Nasıl sulaman gerektiğini bildiğinden şüphem yok
lakin dikkat et şeytani tarafıma denk gelmesin.
Arka bahçedeki kamelyadan
ay daha parlak görünüyor sanki bu gece.
Mavi beyaz yaseminlerin sarıp sarmaladığı kamelya.
Asmalar da iyice sarılmışlar birbirlerine
aslanağızları her akşam kadehlere akıttığı renkteler yine.
Tam karşısında bir meyhane
rum meyhanesi.
Ne kadar yol gitttiğimi yada
ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum.
Neden geldiğimi de hatırlamıyorum üstelik
öylesine unuttum kendimi vardığım yerde.
Kendi kuytularımda gezdiğim
yerden çok uzaklarda bir yerdeyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!