Aydın Zeybek Şiirleri - Şair Aydın Zeybek

0

TAKİPÇİ

Aydın Zeybek

Hissedersen, hissettirirsin. Hissettirdiğini, hissedersen. Hissettiğini, hissedersin.

Hissetmek...
Bu konudaki sınırsız düşüncelerimin bende uyandırdıklarının ve kalbimdeki yükünün bir kelimenin omuzlarına yüklenmesi ne acı. Karanlık bir sokakta tek başıma yürüyorum. Sadece kendi adım seslerimin yankılandığı gecede, içimden mırıldandığım şarkının, içimdeki seni uyandırması ne garip. Elbet terk edilecek caddelerin dolması neden? Sessiz bir gürültüde sokakların çığlıklarını duyuyorum. Etrafımda neşe çığlıkları atan insanların, maskeleri düşüyor karanlıkta, acıları görüyorum... Böylesine kaybetmiş mi ki ruhum bedenimi? Bir türlü kendimi bulamıyorum... Her köşe başında varlığımın derinliğindeki insanları görüyorum... Ne çok sen varmışsın bende? Her telde inleyen kelimelerin hissettirdikleri ve ona eşlik eden duru bir ses, sessizliği bozuyor. Kendimi ben de anlamıyorum. Bir tarafta artık ben olmuş sen ve senin verdiğin acılar, bir tarafta bir düğün ve kendini bulmak isteyen bir beden... Tüm bu sorunların çözümü yok, neden? Sabahın ilk ışıkları kaldırımlara vuruyor. Gözlerime yeni uğrayan uyku uzun sürmüyor. Sıcaklığıyla kucaklayan güneş ve ışıklarının gözlerime verdiği hafif ağrıyla uyanıyorum.

Devamını Oku
Aydın Zeybek

Aydınlanan sokaklar hiç bir şeyi değiştirmiyor. Bedenlerin yaptığı kuru kalabalık her yeri kaplıyor. Bir bankın üstünde kat kat giydiğim giysilerin içinde, çıplak bir yalnızlık gibi üşüyorum neden? Herkes farklı bir telaş içinde.. Hayatın işleyişi birden ileri sarılan video kaset gibi hızlanıyor. Çok yoğun ve stresli insanlar kendiyle yüzleşmiyor. Bunu anlıyorum. Ne kadar çok sevse de sevgi sözcüğü kullanmaktan bi haber insanlar, ruhunu kaybetmiş, biliyorum. Neşeli görünüyor bazıları, sevinç naraları atıyor sahilde yürüyen sevgililer. Ama sessiz çığlıklar atıyorlar, duyuyorum! Kimse anlamıyor mu beni? Bir tek ben mi görüyorum?

Devamını Oku
Aydın Zeybek

Gözlerim kapalı olduğu için mi karanlıktı her yer ya da gerçekten karanlık olduğu için mi görmüyordu gözlerim? Bu zift karası boşluğa gürültülü bir sessizlik eşlik ediyordu. Hiçbir şey hissetmiyor hiçbir duygu şuan hissettiğime benzemiyordu. Koskoca bir hiçlik kaplamıştı her yeri ve vücudum çarmığa gerilmişçesine hareketsizdi. Buraya nasıl gelmiştim ve beynim vücuduma niçin hükmetmiyordu? En son hatırladığım tek şey yatağıma uzanıp gözlerimi kapattığımdı. Yoksa hala uyuyor muydum ve bu bir rüya mıydı? Zihnimdeki bu düşünce düğünü gerçekleşirken, etraftaki matem sessizliği devam ediyordu.


Ufak taş seslerine benzettiğim bir gürültü bu büyük sessizliği bozmaya başladı. Üstümde bir şeylerin hareketlerini hissediyordum. Sesler arttıkça yukarıdaki taşların arasından ufak bir ışık sızıyordu karanlığa. Seslerle beraber ışık da büyüyor , karanlık gittikçe aydınlanıyordu. Ben karanlıktayken yukarısı niçin aydınlıktı ve üzerimde taşların ne işi vardı? Kendi halimi unutup kafamdaki sorulara cevaplar aramaya başlamıştım ki dışarıdaki sesler daha da belirginleşmeye başladı. Duyduğum seslerden dışarıda bir kalabalığın olduğunu anlayabiliyordum. Bazılarına anlam veremediğim bağırışmalar ve ağlayan insanların sesleri kulaklarımı çınlatıyordu. Hala olup biteni anlamış değildim.


Devamını Oku
Aydın Zeybek

İktidar olgusu insanın zayıflıklarından doğmuştur. Düşünmek, sorgulamak ve algılamaktan uzak her beyinde, bu işlevi onun yerine yapacak olan iktidar imgesi oluşmaktadır. İktidar, insanların kendi ulaşabildikleri dışındaki her şeyi yürüten ve hazırlayan ilahi bir güç gibi kişilerin düşüncelerine yerleşmiştir. İnsanlar, kederlerini giderip, sorunlarını çözmesi ve yanlışlarını düzeltmesi için birine sığınmak ister. Küçük bir çocuk zora düştüğünde annesinden yardım ister, daha büyükleri ise Tanrı'dan.. Çünkü; her iki olgu da kişi için bir iktidardır. Bu iktidar onun hayatının merkezinde olan, onu yaşama hazırlayan ve her türlü ihtiyacını karşılayandır. Yalnız kaldığında yanında olan, darda kaldığında yardımına koşandır.

İktidar insanların kederlerinden doğmamıştır. İnsanların kederleri olduğu için iktidarlar yaratılmıştır. Zayıf bir varlık olan insan daima kendinden daha güçlü birinin, bir şeylerin peşinden gitmek, ona güvenmek istemiştir. Kimi zaman bu şey bir anne veya baba olmuştur, anne ve babanın da yetersiz olduğunu düşündüğünde, onu hiç bir zaman yarı yolda bırakmayacak sonsuz iktidara, yani Tanrı'ya sığınmıştır insan...

İşte tanrı olgusu gibidir yaratılan liderler, kurulan onca imparatorluklar... Zayıf organizma her zaman kendinden daha güçlü olana ivmelenmiş ve güdülmek için kendi çobanını yaratmıştır. Yapmak ve uğraşmak istemediği her iş onun için yapılacaktır ve kederlerine çözüm olacak birileri her zaman varolacaktır. Tıpkı her şeyi yaratıp, insanı sonradan içine koyan bir Tanrı olgusu gibi iktidarlar, sonsuz güç sahibidir ve insanın fırtınalı bir denizde sığınacağı bir liman gibidir. Kederli ve zayıf insanlar yaratmıştırlar iktidarı ve var olacaktır iktidar, güçlenmedikçe her bir insan...

Devamını Oku