Sözü senden taşıyan sırdaş olmaz
Ayır yolunu ondan yoldaş olmaz
Tekkeler zaviyeler dolu dolu amma
Her zikrini söylediğin, pirdaş olmaz
Seni sen bilmeyen taydaş olmaz
Gel haydi seninle göğe bakalım
Sönen ne kadar yıldız varsa orda
Gözlerin ile bir çakmak çakalım
Kehkeşan’lar düşerken üstümüze
Yağmur gibi yıldızları sayalım
Nasıl anlatsam bilemedim
Sende bir sabi kokusu var
Yaklaştım usulca dinledim
Üstünde ninni türküsü var
Başında ki ipek şalında
Kerahat Vakti
Gece vakti sarı mahyalar yandı
Ardı sıra bende bir hâl uyandı
Şu yıldızlara bir merdiven koysam
Aklımı fezadan bir bir toplasam
Torbalara ilmek atsam ağzı büzülmez
Elalemin karnı geniş memnun edilmez
Bir tadımlık dünyanın sonuna geldik biz
Tavşan yamaca ulaştı kurşun yetişmez
Boş ver babam boş ver hele diyenler desin
Anlaşıldı madem,sürecek böyle bir dem
Yazan kalem yazar yazmazsa kendi bilir
Ya bize gün doğar, ya her günümüz matem
Açacakmış güneş açmazsa keyfi bilir…
Yıllar oldu böyle değişmiyor bu yazı
Beni ele güne satarsın
Ardımdan atar tutarsın
Sonu sonunda anlarsın
Anlamazsan keyfin bilir
Ömrümü yedin kemirdin
Güneşi ile ayı koydum tartıya
Cihanı da koydum öbür kefeye
Ay bu yana gün bu yana vay bana
Denk gelmiyor bir bakışına nazara
Semalarda ne ararsasın yukarda
Beni diline dolak eden deyyus
Bir gün salyalısın bir gün kuduz
Söyle bu divan sanamı mahsus
Din benim iman benim ,kime ne
Gâh vururum gün evvel uyurum
Kim ne bilir
Sen yüzüme bakıp aldanma
Benim ne çektiğimi kim ne bilir
Beni elden günden sor amma
Benim ne çektiğimi kim ne bilir



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!