göz göze geldiğimizde bir şiir yazdım senin için
tanıştığımızda yeni bir şiir
ilan-ı aşkımı kabulünde yine bir şiir
vuslat zaten şiirsiz kutlanmazdı
böyle geldi geçti günler bir rüya gibi
Sonunda hicranı öğrettin bana
ben sana sevmeyi öğretemedim (Turgut Yarkent)
son selin suları çekilmiş midir
sular yıkmış mıdır bendimi dersin
son bayrak zirveye dikilmiş midir
bir sevgi yüzünden girdim günaha
sana sundum yürek aha can aha
savrulmadan tekrar meçhul cenaha
tenezzülün yok mu bu saltanata
bakmaz mısın sevgi denen sanata
Hazar Ertürk'e
Ey muhterem, aziz muhabbet eri,
huzur arıyorsun, NE'yin sesinde?
Sil aklından geçen kadük* şeyleri!
Kendini bulursun NEY’in sesinde.
istikbalim düştü nifak eline
dağlamadıkları kaldı sadece
masum ayağımı cer’yan teline
bağlamadıkları kaldı sadece
Yollarıma barikatlar ördüler
darılırsın diye endişe kaptım
beni sevgi ile ansana Nihal
yüreğimi senin için dal yaptım
kuş olup oraya konsana Nihal
şahidsin uğrunda yıpranan cana
Senin keyflendiğin, güldüğün yerde,
mahzun duran biri, o benim işte.
İster misin onu tanımak orda?
selam veren biri, o benim işte!
diyeceksen şöyle kalsın selamı
Ali Erdinç'e
hâlim sorulursa bu güzel günde
çok şükür iyiyim eh işte Ali
dervişler uykuda şâkiler zinde
kaygımın kıyamı şah işte Ali
Billur bir pınarsın akışın başka
Ceylanlar kıskanır bakışın başka (Halim Akın)
olan oldu unut beni sevdiğim
son tebessümünü mahşere sakla
inkıtasız sendin benim övdüğüm
hayatın baharı en güzel anmış
öyle ya, sevmek de zamansız olmaz
bu yolda Aslılar, Keremler yanmış
ağlayan yürekler dumansız olmaz
sevgi dediğimiz meçhul hikâye



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!