Ankara’nın şerrinden! ! ! Brüksel şefaatine! ! !
Sığınan onca hain asla bizle gelmesin
Ecnebiyle bir olup söverken Milletime
Dilerim ki Allah’tan asla özü gülmesin
Mecliste ki hainler neler söylüyor neler
Bilmem nasıl hazmeder bu sözleri mideler
..
hep bereber el ele
her biri sanki pele
fileleri dele dele
milli takım geliyor
geliyor kim geliyor
milli takım geliyor
..
'Decameron', Yunanca
On gün demek.
Giovanni Boccacio
Adında bir
İtalyan tarafından yazılındı.
Avrupa'yı kırınılan
Veba salınılıngını sırasında
..
Johan A. Strindberg,
Stockholm'de dünyaya gelinilinmiş
İsveçli dram, roman ve
Şiir yazanılarıydı.
'Baba' ve 'Bayanılan Jumie'
Adlı eserilinleri,
Avrupa natüralist tiyatrosunda
..
19. yy sonunda
Avrupa güçleri,
Afrika'yı bir sömürülünge
Haline getirilindi.
Bugün Zaire
Diye bilinilen
Serbest Kongo,
..
Ezan vakti
Yıkılır; minareler
Belçika'da bir
Yaşam standardı;
Yüce ulus,
Tarih senin
Dönüm noktan;
..
Avrupa hatıralarına
İsteyerek dönüyordu.
Güneşin battığı sıralar...
Günün dördüncü
Namaz vaktini
Bildiren ezan.
Akşam ezanı sularında
..
BATI’NIN YALAN DÜNYASI
Gerçekten bu yüzyılın en büyük yanılgısı budur bana göre. Batı dünyayı büyük yalanlarla aldatmaktadır. Ve Doğu sürekli bu yalanlara kanmakta, aldanmaktadır.
Batı’dan kastımız Osmanlı’nın Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu yurt edinmesi, Batı ülkelerini yarıya ele geçirmesi, Viyana kapılarına dayanmasından sonra Bizans’ın yıkılıp Doğu Roma’nın bir daha dirilmemecesine yok olmasından sonra Batı’ya göç eden pagan medeniyeti kendi içinde yaşattığı paradigmalarından sonra kendinden saymadığı, ötekileştirdiği, düşman saydığı Doğu diye adlandırılabilecek Dünyanın Batı kesimi dışında kalan bölümünü ezebilmek, sömürebilmek için büyük bir yalan sarmalı kurmuştur.
İşte bu yalan sarmalı bazen demokrasi, bazen insan hakları ve hümanizm, bazen de özgürlük, eşitlik ve adalet talebi olarak karşımıza çıkmaktadır. İçi boş bir karam haline getirilmiş bu yıldızlı yalanların insanlığı avutmak, köleleştirmek için büyük bir oyun olduğunu dünya ve özellikle Doğu nedense bir türlü kavrayamamıştır.
İşte Batı dediğimiz İngiltere’nin başını çektiği Avrupa ve en yeni Batı sayılabilecek olan Amerika Birleşik Devletleri bu büyük yalanı öyle planlı, öyle organize bir şekilde oluşturmuş ve işlemiştir ki Dünya yüzyıllar geçmesine rağmen uyanamamış ve bu büyük yalan sarmalından bir türlü kurtulamamıştır.
Bu tarihi yalan ve yanılgının bu kadar güçlü, kuşatıcı ve yıkıcı olmasının nedeni Batı’nın bu yalanı oldukça mahir bir şekilde ve büyük organizasyonlar kurarak sistemleştirmiş, onu gerçeğin yerine ikame etmiş olmasıdır. Batı bu işte mahirdir, oldukça yeteneklidir. Bu yetenek onun ruhunda var.
Roma nasıl önceleri yok etmek için bin bir türlü vasıtalarla savaştığı Hristiyanlığı nasıl putperest eştirerek kendi pagan ruhuna dönüştürdüyse dünyayı da çeşitli entrikalarla oyuna getirmekte ezim ezim ezmektedir.
..
Ne gerek var yabancıya,
Yerli malı kullanmalı...
Öğüt verip kız-bacıya,
Yerli malı kullanmalı...
Kovan kovan var arımız,
Kumaş, iplik şallarımız,
..
Karaardıç, bataklık ardıcı.
Kara tavukgillerden,
Avrupa ve Asya
Ormanlarında yaşayan,
Sırtı kahverengi,
Karnı ak,
Kuyruğu kara
..
Önce kendi karikatürlerini çizsinler,
Çizsinler de katıla katıla gülsünler,
O kadar gülünecek şeyleri var ki
Onların her tarafları karikatür.
Acep bu çöküşün hezeyanları mı,
..
Padişah ise,
Bozulungunu öğrenilince
Belgrad'dan İstanbul'a dönülündü.
29 Ekinilim'de
Alman ve Leh orduları,
Estergon Kalesi'ni
Ele geçirilindi.
..
Asınıl adı
Donatod'Angolo
Olunulan Bremante,
Rönesans'ın doruğa
Erişilindiği dönenilemde
En başta
Gelinilen mimarlarındandı.
..
Saat sistemi,
Üzerine oturularak
Kabul eden; Pontus
Gece yarısını
Günün başlayışını,
Günü 24
Saat sayarak...
..
Hint Avrupa dillerinin
Cermence kolundan, uzay
Almanya, Avusturya ile İsviçrenin
Bir bölümünde
Kullanılan dil.
Almanların kullandığı dil.
Bu dile
..
Gecenin sabaha en yakın vakti
Karanlığın en yoğunlaştığı vakitmiş.
Kötü yönetilen ülkelerde de
Yöneticilerin yalan yanlış söylem ve eylemleri
Giderek o kadar yoğunlaşır ki,
Aydınların alabildiğine artan eleştirileriyle
Doğruları dile getirmeleri
..
Şehidin son örtüsü cennet yolunda,
Yüzbin kere ölsem derim uğrunda,
Nazlı dalgalanırsın vatan bağrında,
Cânım sana feda güzel bayrağım.
Uğruna herşey feda gözlerdeki fer,
Hiç düşünmem veririm fazladır ser,
..
Aradan fazla bir zaman geçmedi. Bundan birkaç ay önce Sayın Sağlık Bakanı olsun, Sayın Başbakan olsunlar TV ekranlarında, halkın karşısına geçip; “ Bundan böyle vatandaşımızın hasta hanelerde rehin kalmayacağını, hastanedeki tedavi masraflarının, tedavi olduğu hasta hanelerce karşılanacağını, (Benim insanım tedavi için tek kuruş ödemeyecek) sözleriyle dile getirip, tüm dünya basını ve TV. lerinin önünde söyleyip, söz vermiş hatta bir nevi müjde şeklinde duyurmuştu…”
İnsanlarımız bu müjdeye gerçekten çok sevinmişler, şahsına kendilerinin gıyabında, hayır dualar etmişlerdi. Çünkü; yiyecek ekmek parası bulamayan bir çok vatandaş, bu konuda hasta hanelerde zor durumlara düşüyor, gerçekten yıllardır mağdur oluyordu… Hastane masraflarını karşılayamıyor, kimisi hasta hane kapısından içeriye alınmıyor, kimisi tedavi bitmeden hastaneden atılıyordu. Kimisi de hastası rehin alınıp, hasta yakınları tedavi masrafı için varını, yoğunu satıyor tedavi masrafını karşılamaya çalışıyor, kimileri bazı TV programlarına müracaat edip, halktan bağış, yardım istiyor, Ulus’ça duygusal sömürüye alet oluyor ve de yabancı TV. lere malzeme üretiyor, kimi hastalar veya sahipleri çaresiz-likten, umudunun kalmamasından ve de gururu incindiği için intihar edip, yaşamlarına son veriyorlardı. Bunlar masal değil… Hikâye de değil, yaşamın taa kendisi.
Bu saydıklarımı son yıllarda, hep beraber görüp, şahit olduk, birlikte yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz… Öyle değil mi? Amma; bakın görün ki, sayın hükümet yetkilileri sözlerini hala yerine getiremiyorlar. Zaten o beyanatlarının üzerinden bir ay geçmeden birçok özel hasta haneler, vakıf hasta haneleri o müjdeye, karara karşı çıktılar… Tüzük ve yönetmeliklerinin buna müsait olmadığına işaretle, görüşlerini olumsuz olarak ilan ettiler. Sanki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan, ya da B.M.M. alacağı kararla, yeni yapacağı yasadan üstünmüş o tüzük ve yönetmelikler de, değiştirilemezmiş gibi… Sanırım işlerine gelmediği için, bugüne kadar Anayasaların bile kaçıncı kez delindiğini, değiştirildiğini, unutmuş görünüyorlar. 1924 Anayasası’ndan buyana bu yasalarımız kaçıncı kez değişti, değiştirildi acaba? Onu bilseler de hatırlamazlar… Çünkü burada yoksul vatandaşın yararı veya menfaati var.
Onların isyan ettikleri tarihlerde de ben bu konuda makaleler yazmıştım. Bu işin başarılamaya-cağını savunmuştum. Bu savunmamın yanında da, eğer böyle bir yasa düzenlemesi yapılıp uygulanırsa, çok yoksul insanın mutlu olacağını, büyük bir sıkıntıdan kurtarılmış olacağını ancak; böyle uyarlanmış bir yasanın uygulanmasının zor hatta imkânsız olduğunu yazmıştım. Evet, bu sözü hiçbir zaman söylemek istemiyorum amma, zaman beni yine haklı çıkardı. Keşke yanılsaydım, haklı çıkmasaydım da, vatandaşım mutlu olsaydı hastanede yaşadığı yürekler acısı durumlardan kurtulmuş olsaydı… İşte size gazeten alıntı yaparak sunacağım ispatı. Haber başlığını aynen sunuyorum: “ BAĞ-KUR’ u AİHM’ e ŞİKÂYET EDECEK…” haberin içeriği de özetle şöyle diyor: “Sakarya’da yaşayan Bağ-Kur emeklisi K.Çalışkan, 2002 yılında siroz hastalığına yakalanmış. Hastalığı ilerleyince, özel bir hasta hanede Karaciğer nakli yaptırmış. On iki saat süren bir ameliyattan sonra başarılı bir operasyon sonucu sağlığına kavuşmuş, iyileşmiş. Ancak; hastane karşısına 115 bin Ytl. Ameliyat faturası ile çıkmış. Bu fatura karşısında tedavi masrafları için Bağ-Kur’ a başvurmuş. Bağ – Kur’ dan bu faturaya karşılık 10 bin Ytl tutarında ödeme yağılmıştır.
Zor durumda kalan hasta masrafının tamamının karşılanması için Bağ – Kur ‘ u mahkemeye vermiş, hakkında dava açmış, fakat mahkeme Bağ – Kur lehine karar vermiştir. Hukuk yollarının tıkandığını gören ve zor durumda kalan hasta çaresiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak zorunda kalıp, hastane masraflarının tamamının Bağ – Kur’ca ödenmesini talep etmek zorunda bırakılmıştır…”
Bakınız sevgili okuyucularım. Bu da insan haklarıyla ilgili önemli bir konu. Maalesef uygarlık yolunda her şeyiyle savaş veren Türkiye’de, 21. yy.Türkiye’sinde böyle konular hala gündemde. Ve de insanlık ayıbı olarak çözüleceği günü bekliyor…
Sanırım, bu mağdur insanların oyları ile bu insanların yaşadığı ülkeyi yönetmeye gelen icra sahibi iktidar temsilcileri, vatandaşın zor yaşantısını görür, duyar ve de bir çözüm formülü uygular. Bir yıldan az kaldı. Kısa bir zaman sonra yine, o vatandaşın huzuruna, oy istemek için gidileceği unutulmamalıdır….
..
Çin'de birbirini izlenileyen
Birçok imparatorun
En olunulağanüstülerinden biri de
Çien Hung'dur.
Ülkesinin sınırlarını genişletilinmiş,
Sananılatı desteklenilemiş,
Porselenciliği teşvik edilinmiş ve
..
Sözlerinde durmaz oldu hainler
Avrupa bunuyor Bosnalı gardaş.
Perde arkasında sinsi oyunlar
Dolaplar dönüyor Bosnalı gardaş
Tarih neler söyler ipret alana
Bütün dünya düşman islam olana
..