idamlık bir mahkûmun
dudaklarındaki son sigara
sanki benim dudaklarımdaki
senin dudakların sanki
ama mahkûm benden şanslı
o kız değil benim sevdiğim
uykularımı giyen,sonbahardır
gözleri mavi,elleri beyaz
hayâlden öte bir kuğu vardır
sarı demem saçlarına,gücenir
Sevdim seni bir yaprağın dalını sevdiği gibi
Bile bile düşeceğimi
Sevdim seni sevmeyeceğini bile bile
Biliyor (musun) . Hep acıyla baktım gölgene
Tutunacağım son? şeydi çün ki gölgen
Ondan da ayrılırdım hemen
Kimi zaman beklemek
yaşamaktan daha iyi değil mi?
imkansızlığın bilmecesi
hangi kapıya çıkar bilir misin?
Çamurdan yapılmış bir çocuk heykeli
Şu anda kıyı epey uzakta
Vurmuş kafasını yatıyor Mustafa
Dizlerine konan inatçı bir martıya
Müdavim küfürünü sallıyor Mustafa
Dirseklerinde tuz birikmiş yine
Yıllar oldu biliyorum abi
Ezberledin anlıyorum
Ama olsun be Mustafa abi
Şu yirminci yılın hatırına
Bir kez daha dinle be abi
yüzümden firar etti gözlerim
şimdi bir denize bakıyorlar
dört duvar arasında kalmışım
yanımdakiler öyle diyorlar
kafamı çarptığım ranzanın demiri
gitmekse kaç kere gittim
dönmeden olmadı nedense
bahane yazdım sayfalarca
gidemedim adam gibi
sevmekse nasıl sevdim
zamana zincir takmış tüm ayrılıklar
ne yana baksan tanınmazsın
damarlarında kan yerine akan karanlık
yıldızlardan habersiz kahreder kendini
çünkü
uzatmalı mecnunluklar suç kapsamındadır artık
Bizim evin orada martılar vardı
Büyük beyaz vapurlar
ama,
bizim evin orada
deniz yoktu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!