Sevme diyorsun beni.
Tamam ama Diyarbakır'da kürtçe yasak olur mu hiç?
Yalnız değilim,düşüncelerim var..
İnsanlar kendime kendime konuştuğumu düşündüklerinde ben sana çok şey anlattım. Söylediğim her bir kelime ok olup saplandı içlerine. Gülümseyişlerimde aksi bir şeytan saklandığını anladılar.Çocuklaştığım an su tabancama kan tükürdüler.Tüm tutkularım tutukluk yaptı. Hayallerimin ıslak bi sabun gibi avuç-içlerimden kayıp gitmesine ağladım sonrasında.Çünkü o sabunla yıkamıştım çocuksu hayallerimin bölünmüş cesetlerini..
Uzun zaman olmuştu karşılıksız muhabbet etmeyeli. Karşılıksız değil aslında ama sus sen, öyle biliyorlar.Seninle yürüdüğümüz yollar tek başına hiç çekilmiyor. Sokak ortasında sevgilisine cilve yapan kıza gülemiyorum,burnunu karıştıran amca desen gözümde bir sanatkar. ''Şunu bi tut'' diyemediğimden bi cebime koyuyorum elimde ki herhangi bir şeyi.Yalnızım işte. İlerliyorum. Bir çeyize dantel işler gibi atıyorum adımlarımı. Bi kapıdan giriyorum. İçimdeki acının yerleşik hayata geçmesi huzursuz ediyor.Attığım her adımda hayatın bana ne gözle baktığını düşünüyorum.Sağım-solum huzuru bulan insanlarla dolu.Göz-göze geldiklerime selam veriyorum ve devam ediyorum. Yanına geldiğimde rahatını hiç bozmuyorsun.Su veriyorum sana.Hazır ayağa kalkmışlı kişi olup yanındakilere de veriyorum.Yine yanına gelmeden önce yolda ezberlediğim dualarımdan bahsediyorum sana.Avuçlarıma dolan ruhunu yüzüme sürdükten sonra biriken dedikoduları anlatmaya başlıyorum.Pek bi sessizsin bu defa. Bi dal sigara uzatıyorum ve az önce 50 kuruşa aldığım kibritle çakıyorum ateşi sigarana. Özlemişim. Gülüyoruz, ağlıyoruz ama özlemişim..Sahi ne kadar oldu biz görüşmeyeli? 5 ay oldu mu?
Ağlanacak şeylere ağlayıp,gülünecek şeylere güldük geçtik.Kalktım,çantamı taktım. Baş-ucundan öptüm,
Gittim.
Döndüm,geldim;
Rakı sofrasındaydık.
Ahmet Kaya vardı fonda.
''Ellerim sigara,ağzım rakı kokar'' demişti bi abi.
Sigarasını bıraktı,rakısını aldı gitti.
-İnsanların bazen ne yapacağını bilmediği anlar vardır. O anlardan birine başrolüm şuan. Doludan alıp boşa koyamıyorum. Aksini yapmak biraz daha cazip geliyor gibi. Yaralar insanın dört bi yanını sarıyor. Ama yaralar katiyen sarılmıyor..-
Korkuyordum,biliyordun bunu. Hayatın bize ne gözle baktığını bilemiyorduk. Bilmeye çalıştıkca batıyorduk.
Seviyordum seni,biliyordun bunu. Ama kapılar bir-bir kapanıyordu soğuk koridorlardan sana kaçmaya çalışırken ben.
Özlüyordum seni,belki bunu bilmiyordun. Ben seni her özlediğimde; ne kadar şeytan varsa göğün kuytularında,inmek isterdi aklımın halka açık sahalarına.
Sen ki,hala en güzel olansın.
Sen ki,her düşündüğümde gözlerini; yarama tuz basansın.
"Sevmekle olmuyor! " diyordu, "Sadece sevmek yetmiyor…"
Bense sevebiliyordum sadece! ..
Sevmek yetmiyor gerçekten de, sevince katlanmak gerekiyor.
Fakirliğe örneğin, sonra özlemeye, sonra uykusuz geçen bir geceye…
Sevmek yetmiyor, insanın sabretmeyi öğrenmesi gerekiyor!
Bak benim sigara içmekten parmaklarım sararıyor,ellerine tutunup seni kirletemem.
İncedir bileklerim,tutunamam bir dala. Bir dal da incedir bileklerimden tutundurmaz beni.
Omuzlarıma kadar ekmek ufaladım da, hiç bir kuş dal bilmedi uzattığım kolumu.
Anlamadılar,anlasalardı bir kez beni,ellerimin arasında kanayan alnımla bakmazdım çatlak bir duvar gibi.
Beş yıldır bir şeyler sürükleniyor içimde/aykırı bir yaşamım ben.
Beş yıldır bir şeyler soluyor içimde/sonbahar ruhuyum ben.
Beş yıldır bir şeyler kanıyor içimde/acı bir anıyım ben.
Ah Tanrı,Tanrım!
Hani nerede ellerin, sarıldın mı bize?
Bak bizim bütün umudumuz yine bir tek Sen'de.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!