Aşkın şarabını senin gözlerinden içerken anladım ki, insanın bütün arayışları, bütün acıları, bütün yolculukları aslında tek bir yere çıkıyor: Kalbinin ötekinin kalbine dokunduğu, iki bedenin aynı nefesi paylaştığı, aynı gökyüzünün altında aynı susuzluğu giderdiği o büyük buluşmaya.
Senin bakışlarında saklı olan berraklık, bana hayatın en sade ama en hakiki yanını öğretti; ne altınların parıltısı, ne iktidarın çekiciliği ne de dünyanın gürültüsü, senin bir gülüşünün ardında saklı olan o derin sevecenliği bana verebilir, çünkü ben gördüm ki, insanın gerçek sarhoşluğu, dudaklarına değen şarap değil, yüreğine değen sevgidir.
Yağmurun ıslattığı toprakta yürürken, çınarların dallarında titreyen sarı yapraklara bakarken, senin yanımda olman her şeyi anlamlı kılıyor; çünkü bir adımda düşen bir yaprağın, bir damlada parlayan bir gökyüzünün, bir nefeste yankılanan sonsuzluğun bütün hakikati, senin elimi tutmanla bütünleniyor.
Ve ben biliyorum ki, bu aşkın şarabı beni sarhoş etmiyor, aksine ayıltıyor; bana dünyanın geçiciliğini, hayatın kısalığını ama aynı zamanda bir tek bakışın, bir tek dokunuşun, bir tek sözcüğün bütün o geçiciliği yenebilecek kadar sonsuz olduğunu anlatıyor.
Senin yanındayken şarabın ateşi değil, sevginin hakikati dolaşıyor damarlarımda ve ben, bu hayata, bu insana, bu dünyaya seni sevdiğim için inanıyorum.
Aşk
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta