Askerin Güncesi Şiiri - Hüseyin Sabuncu

Hüseyin Sabuncu
30

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Askerin Güncesi

- Günaydın ! Günaydın!
Beyaz çarşaf,
Sıcak battaniye,
Yumuşak yatak,
Geride kalmıştır artık.
Koğuş kalk verilmiş
Nöbetçi Subay emriyle

Güneş, bazen uğrar
Koğuşa, Bitlis'e...
Aydın olur gün.
Kahvaltıda tereyağı, bal
Afiyet olsun, afiyet olsun!
Mıntıkalar bitirilir,
Hır gür biter mıntıka bitince.

Nöbetçi çavuş haykırır
tekrar tekrar üstüne:

-Bölük silahlı tesisatlı içtima
saat 07:45 'de

Ben silahlıkta, kitaplıkta...
Ben yokum burda
Gönlüm çok uzaklarda.

-10 Subay, 5 Astsubay, 6 Uzman Çavuş ve 145 Er ve Erbaş emir ve görüşlerinize hazırdır Komutanım!

Çetin bir kaya Naim Üsteğmen
Vakur bir şekilde:

- Teşekkür ederim

Komando Bölüğü
İnletir yeri göğü:

-Sağolun!

Siz de sağolun vatan da.
Artık dağlar yorulmuştur
Her içtimada
Karşılık vermekten.

Dağlar ki öyle tehlikeli
gözleri
Öyle bir duru güzellik lekesiz
Dağların yamacında
Oturmuş çatısız evler
Evlerin bacası seyrek tüter
Dağların pileli etekleri
Dağlarda en biçimsiz duran
Elektirik direkleri
Dağlar alayın etrafını
Çepeçevre sarmış
Alayın hemen yanı
Genç kavak ağaçları
Kavak ağaçları
Salınır durur karşımda
gelin gibi
Gelinliğini çıkartmış
bembeyaz yerler

Bu dağdan kar hiç inmezmiş
Büklüm büklüm akan dere
hiç dinmezmiş
Derede çamaşır yıkayan
Kızın minicik elleri
hiç üşümezmiş

İçtima düzeni emirle bozulur
Paldır küldür silah tesisat bırakılır
Ders düzeni alınır
Uğultu uğultu...

Yeni gelmiş bir asker
Kafasını kaldırır,
Bakışlarını
Pencerede yoğunlaştırır
Pencereden yol bulur hayalleri
umutları...

Tim tim oturulur
Ders başlamıştır
'Pusu, çatışmada izlenecek
manevra'

Sigara aşağıya indirir beni
Bitlis'in çıkış yolu
kıvrım kıvrım
Ne zaman telefona gelsem
Kıvrım kıvrım dolanır içimde

Nöbetçiler gelir nizamiyeden
-Dışarıda deli bir hava var
Soğuk iliklerine işlemiştir
Parkasına çarpan rüzgar
Hiç de sevimli gelmez
Yayılan koyunlar
Tellere konan kuşlar
Sırtına çalı çırpı yüklemiş bir ana
Çocuğu yanıbaşında

- Foça'ya giderken
ağlamayan anam
Doğu'ya gelirken
tutamadı kendini

diyor.

Tezkereciyi sırtlayan:
- Dedemin şafağı kırk bir.

diyor.

Diğeri:
- Olsun alıştım askerliğe
TRT'de çıkarsa çekimler
'Karda kışta oğlum dağda' der anam.

Kimi şans oyunlarına müptela
Kimi durmadan mektup yazıyor
Futbol müsabakalarını kaçırmıyor kimi
Deli Yürek başladığı anda
Zaman ne de çabuk geçiyor

Her şey sırayla burda
Bereket!
Mutluluk dimağlarda!
Yürekler puslu olmuyor her zaman
Densizin biri kem söz etmese.
Yüreklerin hoplaması
Şarkı türkü mırıldanmasından mı ne

Birazdan akşam olacak
Akşam alayı kokladı mı
Yorgun düşer bütün ahali
Ne olur bu gece
Operasyon olmasa,
Çatışma olmasa,
Görüntü alınmasa.
Hazır kıta
sabaha değin ayakta...

Yüzler şikayetçidir
Jiletin her sabah her akşam
gezinmesinden
Ben hep aynı lavobada
traş olmalıyım
Zaten aynı günü yaşadım
Bugün de aynı gündü
Burda her gün aynı gün
Gece olur
Koğuş yat verilir
Sayım alınır
Uğultu hemen diner mi bilinmez
Gözlerim ağırdır
Işıklar söner
sönmesiyle uyuyanlar olur
Ben derinleşirim iyice
Sevgilim yanıma gelir gizlice
Hemhal olur benimle
'Yüreğimdesin, fikrimdesin
bak sayılı günler kaldı
bu da geçer ya hu ' der
Vedalaşmadan kaybolur.

Ranzalar bize tabut mu?
Yoksa yeni bir ömre hazırlayan
Dantelli kundak mı?
Bilmiyorum
Ama onlar da disiplinli
İntizamlı
Ama onlar da asker
Milyonlarca şafağı var

Koğuş ve koku
hiç söz etmeyeyim...

Pencereler açık,
Tüm petekler ateş.
Koğuş ve uyku
Askerliğin en güzide ikilisi.
Uykusu kaçanlar, sigaraya sarılır
Gece, gökyüzü, sessizlik
ve kimsesizlik...

Deme bana şafağın biter mi?
Biter biter!
Nicelerinin bitmedi mi?
Hem biten ömür değil mi ki?


18 Şubat 2002
Bitlis


Hüseyin Sabuncu
Kayıt Tarihi : 14.1.2023 18:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hüseyin Sabuncu