Yol ayrılıklarının son durağında
Kavuşamadıklarımın hasretiyle
Sol yanımda ince bir sızı
Dönüp de son bir kez olsun bakamadan
Hoşçakal bile diyememeden
Gidenlerin ardından kalakaldım...
Kendi hasretimle yoğrulup
Dertlerimle bütünleştim ben
Farklılıktan sıkılıp da
Sıradanlığa merak sarınca
Tümden sıyrıldım dünyevilikten
Büyük konuşmamalıymış insan
Başkalarının yaşamı üzerinden ahkam kesip
Asla dememeliymiş mesela…
Gençliğini sonsuz zannedip
Güzelliğini etiket yapıp
Yeşilin maviye dönüştüğü
Denizin ufuk çizgisinde birleştiği
Vurdum duymaz bir zamana yayılan
Bilinmezlik hatırası...
Eylül
Dalgalar...
Denizin şarkısı bu
Güneşe vedası
Geceyi selamlaması
Ve eşsiz pırıltılar
...
Gözümü kapatıyorum
Düşlemeye başlıyorum...
Doğu Karadeniz
Başı dumanlı dağlarıyla Rize
Sümela manastırı ve Trabzon
Her gün bugündür aslında
Fark edilemeden geçen giden
Umursanmayan dakikalar bütünü
Es geçilen anlar...
Sahip olamadığımız sonsuzluk
Zamansızlığın ardında kalan
Kırık dökük anıların arasında
Unutulmuş çocukluğum
Yalvarırcasına bakıyor gözlerime
İçim acıyor, kanıyorum…
Sonsuzluğun özlemi
Çevreme ördüğüm duvarlar
Teker teker yıkılıyor
Bozuluyor ezberlerim…
Görünmez bir duvarın ardında
Kendime çarpıp duruyorum
Çemberin dışında
Hüzne bata çıka
Acıların içinden geçerek
Öğrenmeye çalışarak
Ve alışmaya çabalayarak



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!