Özlediğim
Bu ses...
Bu koku...
Belki bunların da ötesi
Akıl almaz bir bekleyiş bu benimkisi
Neşe maskesini çıkardığında
Yüzünde asılı kalır hüzün
Çıkarıp atamazsın
Ne yapsan da bir türlü kovamazsın
İçine akıttığın gözyaşların
Kendi duvarlarımızı
Kendimiz örüyoruz
Esaretin kasveti
Hüzünlü ve boğucu havası
Biz yaşamzedeleri
Koparıyor teker teker
Umutlarımı
Başkalarının seçimine bağlayıp
Allı, yeşilli adaklar adadım ağaç dallarına...
Yollara düştüm
Yolculuklar yaptım
Uçup giden bir güvercin
Düşünde
Kalabalığın içinde
Yem kapma yarışında
Ölüm sonsuzluğuna uyandığında ise,
Tek başına
Çevreme ördüğüm duvarlar
Teker teker yıkılıyor
Bozuluyor ezberlerim…
Görünmez bir duvarın ardında
Kendime çarpıp duruyorum
Selim Dedemin
Kendi elleriyle dikip, gözü gibi baktığı
Nazar boncuklu asma ağacıydı çocukluğum….
Nenemin
Dağınık serzenişler
Kırık-dökük anıların arasından
Yol bulmaya çalışan
İçi küflü umut parçacıkları…
Kokuşmuş bu düzende
Büyük konuşmamalıymış insan
Başkalarının yaşamı üzerinden ahkam kesip
Asla dememeliymiş mesela…
Gençliğini sonsuz zannedip
Güzelliğini etiket yapıp
Kendime rağmen yeniliyorum…
Olmazlarım yineleniyor yeniden ve yeniden
Yankılanıyor içimde imkansızlıklarım…
Anlamını yitiriyor öğretilmiş değerler,
Ezberlerim bozuluyor teker teker…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!