Özlediğim
Bu ses...
Bu koku...
Belki bunların da ötesi
Akıl almaz bir bekleyiş bu benimkisi
Neşe maskesini çıkardığında
Yüzünde asılı kalır hüzün
Çıkarıp atamazsın
Ne yapsan da bir türlü kovamazsın
İçine akıttığın gözyaşların
Kendi duvarlarımızı
Kendimiz örüyoruz
Esaretin kasveti
Hüzünlü ve boğucu havası
Biz yaşamzedeleri
Koparıyor teker teker
Umutlarımı
Başkalarının seçimine bağlayıp
Allı, yeşilli adaklar adadım ağaç dallarına...
Yollara düştüm
Yolculuklar yaptım
Uçup giden bir güvercin
Düşünde
Kalabalığın içinde
Yem kapma yarışında
Ölüm sonsuzluğuna uyandığında ise,
Tek başına
En soğuk kış gecelerinde
Sohbetle tatlandırılmış çayın her yudumunda...
Fırından yeni çıkmış
Sıcacık ekmeğin kokusunda...
Yazma dediler bana
Ve kalemimi kağıdımı elimden almak istediler
Direndim, direttim
Önüme pek çok model koydular
Ama yüzlerine bakınca hepsi aynıydı
Yok edici bir sessizlik
Süregelen...
Konuşamadıklarımız
Anlamlandıramadıklarımız
Ateşler içinde yanıp da
Güzeller çirkin olur
Çirkinler güzelleşir
Bey oğlu uşak olur
Uşak oğlu bey
Görmemişi soysuzu
Gecenin karanlığından
Sana uyandım
Ve kaybetmemek için seni
Yeni doğan güneşe
Sımsıkı sarıldım



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!