Pencereden süzülüp gelen gün ışığı,
Nur gibi doğuyor gülümseyen uykusuna.
Pırıl pırıl sim gibi okşuyor melek yüzünü,
Gözleri huzura açılacağını bilmenin güzelliğinde,
Dudakları her an şen kahkahalara hazırlıklı...
Ne güzel uyuyorsun çocuk.
Avluyu arala,
Bırak bilyelerini..
Nasılsa
İntikal edecektir,
Ortanca bahçesinin
Kokularını sürüyerek bana...
Dağlar tavus yeşili görünüyorsa pencerenden,
Demir külçeler arının kanadında yükseliyorsa umarsızca,
Asırlık tabulara inat, çalışıyorsa saati bedeninin...
Taze bir ekmek gibi paylaşıyorsan tutkuyu sevdiğinle...
Darbecilere uzatıyorsan tomurcuğu üstünde karanfili...
Ve keşfedebiliyorsan hayatı gün be gün....
Hayat, değişken oluyor çoğu zaman,
Kah gülüyor, kah ağlıyorsunuz,
Gün geliyor, sahte buluyorsunuz insanları
Gün geliyor, ana rahminde gibi güvenli ve sıcak...
Ama,
Ama bir fırtına esiyor dışarıda,
Dalar giderim, kendini gecenin koynuna atmaya hazırlanan güneş’e
Kulaçlarım kızıl saçlarını, sürüdüğü kıtaları koklayarak............
Ankara’nın zemheri
Minik yüreği arar bir peri,
Gözleri kömür karası,
Yok ki ısınacak bir evi...
Anası olsa yanında,
“Yavrum” diye bir sarılsa..
Oğlum, Serde'm,
Seninle olmak,
Bir insan doğurmak,
Emek vermek,
Ve
Dönüp bakmak O'na
Dünyanın güzellikleri,
İnsanlar...
Ey güzel insanlar......
Yağmuru hayat gören elleri yüzleri
Su gibi güzel insanlar....
şiirlerini arzu adında bir arkadaşı ararken okudum. beğendim doğrusu. ayrıca aşka ömür biçilirmii şiirin iyi maya tutmuş. basit ama kurgusu iyi bir anlatım sergilemişsin. bize de anlamak kalmış :) benimde şiirlerim var eğer okumak ve eleştiride bulunmak istersen: ahmet öztürk adıyla varlar. eee aşk ...