Buğulu hasretlerin ey medetsiz yangını,
Ne sırrın anlaşılır,ne akıl kâr işine.
Zaman mekân üstünün ey müddetsiz yangını,
Hangi yürek dayandı,davetsiz gelişine.
Bu nasıl bir yangın ki nârı kendine azık,
Her gece bir hayal, kastıma gelir,
Kaçarım üstüme üstüme gelir.
Sanki gölge olur düşer peşime,
Körükle saldırır kor ateşime.
Sensiz de ilkbahar gelmez mi sandın,
Ağlayan gün gelir gülmez mi sandın,
Her gül mevsiminde tazedir ancak,
Gençliğin bir ömür solmaz mı sandın.
Ben seni canlardan öte sayarken,
Ben yıkık ocakların rüzgârlarında ıslık,
Ben tenhanın gözleri, ben meydanın oğluyum.
Ben mahkûm bakışların sükûtlarında çığlık,
Ben isyanın nefesi, ben tufanın oğluyum.
Ben sessiz ağıtlarda, akan birkaç damla yaş,
Artık rahat uyu ben gidiyorum,
Mekân senin olsun göç bana kalsın.
Tüm lütuflarını reddediyorum,
Felâh senin olsun suç bana kalsın.
Ürkek bir serçeydim –konuk- dalında,
SUDE KIZIM A
S ana çık gel demedik ama ne tatlı geldin,
U zaktı yolculuğun sanki kanatlı geldin.
D urgundu denizimiz ne hoş imbatlı geldin,
E fsunlu bir hayale kuşanmış atlı geldin.
N azlısın adın gibi mısrama nazın düştü,
Söyle seni hangi endâm anlatsın
Sen, ruhun bedene akıştığısın
Yürü de gizemin susup dinletsin
Gözlerin ceylanca bakıştığısın.
Ellerin zarâfet, değil ki etten,
Başını kaldırıp baktığın zaman,
Karşında vaveyla, arkanda sükut.
Yürü! çağırıyor ısrarla meydan,
Geçmişe sünger çek geleceği tut!
Aştığın yolları girdaplar içsin,
Vur yiğidim vakit tamam,
Susadığın o an senin,
Çalsın davul geldi bayram,
Yazacağın destan senin.
Yumma artık gözünü aç,
(Büyük Üstad Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR'ın
"Haydar Babaya Selam" şiirine nazire...)
Akşam olup gün gedikten batınca,
Kurtlar ulur yer serilip yatınca,
Zöhre kızı batıp şafak atınca,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!