Kütüphanesi sessiz bir bilgelik gibi durur
odanın tam köşesinde.
Kahverengi ahşap ve siyah metalin
asaletle birleştiği raflarında
tarih konuşur,
felsefe düşünür,
edebiyat duyar kalbinin en kuytusunu.
Kitapların arasında Nietzsche’nin yalnızlığıyla Tanpınar’ın rüyası yan yanadır.
Eski bir pikaptan yükselen
Münir Nurettin Selçuk’un sesi,
evin duvarlarına dokunur gibi yayılır.
Hicaz bir şarkı mırıldanırken perdeyi rüzgâr aralar…
Ve bir kadeh kırmızı şarap,
odanın köşesindeki küçük masada usulca bekler – sanki bir dostla yapılacak
uzun bir sohbetin nazik davetçisi gibi.
Evi, sade…
Ama içi derinlikli.
Her eşya bir hatırayı taşır gibi.
Ne bir fazlalık var ne bir eksiklik.
Şehrin serin akşamlarında
çam ormanlarına karşı,
bir tepeye uzanmış,
elinde bir bira şişesiyle
hayatı seyrederken bulunur huzur.
Kalabalıktan değil, yalnızlıktan değil…
Anlamın ta kendisinden gelen bir huzur.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 25.7.2025 22:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!