Kaskatı kesilmiş kıyamdaki bedenin,
Omuzlarında kuşlar muhabbetteyken;
Huşûdan geriye düşmüş bitap neferin,
Sadakatle boynun bükük rükûya giderken…
Utancın kırdı dizlerini;
Düşürdü minberde azgın beyitlerini.
Kaçacak bir yer aradın kendine,
Umman denizlerdeki bir yunus misali.
Bu bucaksız okyanuslarda balık olaydım;
Ağzımı bıçak açmaz,
Bin gafletten biri bile bana uğramazdı.
Bu bucaksız okyanuslarda balık olaydım;
Ya da bir yunusun karnında iki büklüm…
O vakit tek isteğim, yalnız Rabbime kavuşmak olurdu.
Yunus yunus iken;
Musa iki denizi aşmışken;
Yusuf kuyudan çıkmışken;
Biz, dünyanın bu gaflet denizlerinde boğulakaldık.
Boğulakaldık huşûsuzlukla;
Ayrılık acılarıyla;
Merhametin merhamet olduğuna kendimizi inandırarak boğulakaldık.
Ne Tâif’te taşlandık;
Ne Mısır’a çocuk yaşta köle gittik;
Ne Allah için feda ettik kendimizi.
Evlerimizde bağdaş kurup düzene ah ettik.
Ettik ya… ettik işte;
Kurduğumuz filmlerin içinde kaybolduk.
O filmlere bir damla riya sürdük;
Unuttuk senaryonun Rabbimizde olduğunu.
Ve bu sefaletin içine, kendi elimizle eğdik başımızı.
Kayıt Tarihi : 12.12.2025 22:47:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!